uzun uzun zamanlar geçince nereden başlasam en bilinmez soru oluyor. aslında buraya yazıyı yazmadan günler önce zihnimde bir sekme açılıp kendi kendine giriş cümlelerini açıyor. sonra o kadar çok sekme aynı anda açılıyor ki sistem hata verip her şeyi kapatarak yenilendiği için de hiçbir giriş cümlesiyle başlayamıyorum. saçmalamanın matematiğini anlatarak asıl sekmeyi açabildiğim için mutluyum sonunda. zihnim bazen bir zindan gibi geliyor.
içinden çıkamadığım işler, artık atıldığını sandığım takılı kalan plaklar geceyarıları sokaktan geçen bangır bangır müzik çalan araçlar gibi rahatsız ediyor.
derli toplu bi zihinle yapılacak çok güzel işler var sanırım.
18 Kasım 2019 Pazartesi
4 Kasım 2019 Pazartesi
günler ve haftalar hızlıca geçiyor. kaosun içindeki dinginliğimi seviyorum. dinginliğin arkasında da konuşan bir dağıtan, hala dağınık bazen üşengeç yine de yeniliklere açık ve maceracı bir zihin var.
insanlar, kalabalıklar, yenilikler artıyor da artıyor.
bu aralar konular sık sık aile travmaları, yaratıcılık, kaygı, beslenme, seyahat olarak gündemde.
son 15 gündür şeker, gluten, süt ürünleri, meyve ve baklagillerin, kahvenin vs olmadığı, sadece belli başlı sebze (kabak, patlıcan, ıspanak, domates, salatalık, limon, avokado, yumurta, tavuk eti, badem, ceviz ) yiye tatlıyı bırakıp böyle bir düzene geçmek biraz şaşırtıcı olsa da bunun bağımlılıklardan arınmak için de iyi bir fırsat olacağını düşündüğüm bir sürece girdim, tabi ki bol omega-3, selenyum, çinko desteği alarak. ve homeopati.
tabi süreçleri izlemek, kendi sürecine gözlemci olmak da bu sevdaya dahil. uyaran, dikkat dağıtan bu kadar çok şey varken zihni de izlemek hep en zorlarından biri olacak belki.
insanlar, kalabalıklar, yenilikler artıyor da artıyor.
bu aralar konular sık sık aile travmaları, yaratıcılık, kaygı, beslenme, seyahat olarak gündemde.
son 15 gündür şeker, gluten, süt ürünleri, meyve ve baklagillerin, kahvenin vs olmadığı, sadece belli başlı sebze (kabak, patlıcan, ıspanak, domates, salatalık, limon, avokado, yumurta, tavuk eti, badem, ceviz ) yiye tatlıyı bırakıp böyle bir düzene geçmek biraz şaşırtıcı olsa da bunun bağımlılıklardan arınmak için de iyi bir fırsat olacağını düşündüğüm bir sürece girdim, tabi ki bol omega-3, selenyum, çinko desteği alarak. ve homeopati.
tabi süreçleri izlemek, kendi sürecine gözlemci olmak da bu sevdaya dahil. uyaran, dikkat dağıtan bu kadar çok şey varken zihni de izlemek hep en zorlarından biri olacak belki.
20 Ekim 2019 Pazar
insan zihnin işleyişine, mikrodan makro evrene doğru işleyişi öğrenip anladıkça hayat hem kolaylaşıyor hem zorlaşıyor. bazen nereye koyacağımızı bilmediğimiz bilgilerle sarılıp duruyor etrafımız. ve zihin dediğimiz o büyülü, kandırması kolay, eğitmesi zaman isteyen dünyada bugün yepyeni şeyler öğrendik.
bugün sanki ilkokul sıralarında şemalar çizerek her şeyin bütününü anlamaya çalıştığım günler gibi, parçalardan başlayarak anlıyorum dünyayı. öyle zor ve karışık geliyor ki.
hep bir kaosun, karmaşanın içinde çok hızlı, gelecek odaklı düşünen zihnime yetişmeye çalıştım bu sene. önceden ne yapardım hatırlayamıyorum. şimdi bir durup soluklanmanın tadını çıkarmayı öğreniyorum, sanki her şey çok güzel olacak.
dağınıklığımı, artık tutunmayacağım gelecek kaygı ve korkularını bırakıp devam ediyorum yola.
bunları yazarken bile can çekiştiğim gerçeği, uzun zamandır olan değişimleri tanımlayamama gerçeğiyle buluşuyor.
uçuşan düşünceler, cümleleri bitirmeyi unuttuğum yüklemler... hepsi kafamın içinde. hepsi.
belki önümüz yaz, gideriz bir yerlere varamadığımız cümle sonlarıyla.
.
.
.
çok şükür biraz saçmalamam lazımdı. içim dolu ancak yazamıyordum bir türlü, üzerimden ölü toprağı atmam için zihnin hiç bilmediğim noktalarına ziyaret etmem gerekti.
açıp açıp kapattığım bu boş sayfayı sonunda kimsenin anlamadığı bir şekilde doldurduğum için minnettarım. 26 yaşımın son aylarında dikkat eksikliği gibi bir yüzleşme anca böyle çıktı içinden, sevgiler.
bugün sanki ilkokul sıralarında şemalar çizerek her şeyin bütününü anlamaya çalıştığım günler gibi, parçalardan başlayarak anlıyorum dünyayı. öyle zor ve karışık geliyor ki.
hep bir kaosun, karmaşanın içinde çok hızlı, gelecek odaklı düşünen zihnime yetişmeye çalıştım bu sene. önceden ne yapardım hatırlayamıyorum. şimdi bir durup soluklanmanın tadını çıkarmayı öğreniyorum, sanki her şey çok güzel olacak.
dağınıklığımı, artık tutunmayacağım gelecek kaygı ve korkularını bırakıp devam ediyorum yola.
bunları yazarken bile can çekiştiğim gerçeği, uzun zamandır olan değişimleri tanımlayamama gerçeğiyle buluşuyor.
uçuşan düşünceler, cümleleri bitirmeyi unuttuğum yüklemler... hepsi kafamın içinde. hepsi.
belki önümüz yaz, gideriz bir yerlere varamadığımız cümle sonlarıyla.
.
.
.
çok şükür biraz saçmalamam lazımdı. içim dolu ancak yazamıyordum bir türlü, üzerimden ölü toprağı atmam için zihnin hiç bilmediğim noktalarına ziyaret etmem gerekti.
açıp açıp kapattığım bu boş sayfayı sonunda kimsenin anlamadığı bir şekilde doldurduğum için minnettarım. 26 yaşımın son aylarında dikkat eksikliği gibi bir yüzleşme anca böyle çıktı içinden, sevgiler.
5 Ekim 2019 Cumartesi
Bu sene 3.kez Köyceğize yolum düştü, ocak, temmuz ve ekim. Neler neler oldu her gelişimde. Yoga yolculuğumda saptığım en keyifli yol, yarın da çok keyifli bu yolda festivalde en sevdiğim dersi vereceğim.
Bu yaz geçirdiğim en yoğun yaz oldu, sınıflar doldu, yeni insanlar, yeni akışlar yeni yeni hareket alanları doğdu.
Heyecanla, coşkuyla, iniş çıkışlarla.
Bu yaz geçirdiğim en yoğun yaz oldu, sınıflar doldu, yeni insanlar, yeni akışlar yeni yeni hareket alanları doğdu.
Heyecanla, coşkuyla, iniş çıkışlarla.
16 Eylül 2019 Pazartesi
bazı zaman dilimlerinin içinden geçerken asla yazı yazmaya vakit yaratmadığımı fark ettim. mesela koskoca yaz bitti. sanırım o sürecin bitişinin yazısı bu. sabah yine erken uyanacağım biyolojik saatimin her sabah 6.48de beni uyandırdığı gibi.
mesela koskoca yazı öyle keyifli bir yaz olarak hatırlıyorum ki bütüne bakınca. oysa her şeyin sil baştan başlayacağını düşünürken acı ve keder içinde hissediyordum.oysa o acı ve kederden eser kalmamakla beraber, sürecin getirdiği yeniliklerin tadını çıkararak, aylardır ilk kez bir şey pişirmenin gururuyla oturuyorum ve yazın hala çok keyifli geçtiğini düşünüyorum.
bu yaz en çok biraradalığın tadını çıkardığım sevmem günler, anlamam aylar alan bir adamla geçti rengarenk. anladıkça daha çok seviyorum orası ayrı...
yoga vesilesiyle çıktığım yollarda tanıştığım insanlar, yola çıkmışken yoluna yoga çıkan insanlar ve yogayla yolu kesişmiş insanlarla çıktığımız yollarla dolu oldu bu yaz.
yepyeni yollarda istikamet ege kıyıları oldu. yolların, ormanların, koyların daha da ıssızlaşıp güzelleştiği yerlerde yine yogayla yolumuzun kesiştiği insanlardan müthiş şeyler öğrendim.
aslında bugün bile bir ustadan bir şey öğrendim 'iyi bir usta asla arkasında iş bırakmazmış' dedi eve gelen usta.
ve güçlü bir duruşumun olduğunu, belki tam da duymaya ihtiyacım olduğu anda.
mesela koskoca yazı öyle keyifli bir yaz olarak hatırlıyorum ki bütüne bakınca. oysa her şeyin sil baştan başlayacağını düşünürken acı ve keder içinde hissediyordum.oysa o acı ve kederden eser kalmamakla beraber, sürecin getirdiği yeniliklerin tadını çıkararak, aylardır ilk kez bir şey pişirmenin gururuyla oturuyorum ve yazın hala çok keyifli geçtiğini düşünüyorum.
bu yaz en çok biraradalığın tadını çıkardığım sevmem günler, anlamam aylar alan bir adamla geçti rengarenk. anladıkça daha çok seviyorum orası ayrı...
yoga vesilesiyle çıktığım yollarda tanıştığım insanlar, yola çıkmışken yoluna yoga çıkan insanlar ve yogayla yolu kesişmiş insanlarla çıktığımız yollarla dolu oldu bu yaz.
yepyeni yollarda istikamet ege kıyıları oldu. yolların, ormanların, koyların daha da ıssızlaşıp güzelleştiği yerlerde yine yogayla yolumuzun kesiştiği insanlardan müthiş şeyler öğrendim.
aslında bugün bile bir ustadan bir şey öğrendim 'iyi bir usta asla arkasında iş bırakmazmış' dedi eve gelen usta.
ve güçlü bir duruşumun olduğunu, belki tam da duymaya ihtiyacım olduğu anda.
28 Ağustos 2019 Çarşamba
29 Haziran 2019 Cumartesi
Sil baştan
Her şeyler değişiyor.
Bir gemi metaforu vardır, gemi her limanda bir parçasını değiştire değiştire tüm parçaları değişmiş halde yeni bir limana varır. O gemi artık aynı gemi midir?
İşte biz de yepyeni parça parçalarla bütünlemeye çalışıyoruz kendimizi. Biz dediğim hep ben aslında. Kendi kendime kurup oynadığım bir evcilik hali. Kumdan kaleler ve okyanuslar. Sonra bulamaç olmuş çamurlar.
Bu değişimin oluşu zihnimin gelecek odaklı, korkutucu, planlayıcı, hatta gitmeyi arzulayan (bu arzu tarafından ele geçirilmiş halini) tarafını yüzeye çıkarıyor.
Bağlanma konusunu çalışıyorum/anlatıyorum günlerdir. Sonra tüm bağları koparıp gitme arzusuyla uzaklara taşınıyorum. Plan yok, gidecek yer yok, köklerim başka köklerle karışırken cılızlaşıveriyor.
Daha hiçbir şey yapmadan yoruldum. Dinlenip yeni yollara yollanayım. Sil baştan başlayayım. Ufuk çizgisi görünsün denizin ötesinde, mavi gözyüzü uçsuz bucaksız görünsün... Hayranlıkla izleyeyim.
Bir gemi metaforu vardır, gemi her limanda bir parçasını değiştire değiştire tüm parçaları değişmiş halde yeni bir limana varır. O gemi artık aynı gemi midir?
İşte biz de yepyeni parça parçalarla bütünlemeye çalışıyoruz kendimizi. Biz dediğim hep ben aslında. Kendi kendime kurup oynadığım bir evcilik hali. Kumdan kaleler ve okyanuslar. Sonra bulamaç olmuş çamurlar.
Bu değişimin oluşu zihnimin gelecek odaklı, korkutucu, planlayıcı, hatta gitmeyi arzulayan (bu arzu tarafından ele geçirilmiş halini) tarafını yüzeye çıkarıyor.
Bağlanma konusunu çalışıyorum/anlatıyorum günlerdir. Sonra tüm bağları koparıp gitme arzusuyla uzaklara taşınıyorum. Plan yok, gidecek yer yok, köklerim başka köklerle karışırken cılızlaşıveriyor.
Daha hiçbir şey yapmadan yoruldum. Dinlenip yeni yollara yollanayım. Sil baştan başlayayım. Ufuk çizgisi görünsün denizin ötesinde, mavi gözyüzü uçsuz bucaksız görünsün... Hayranlıkla izleyeyim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)