20 Şubat 2022 Pazar

bu bir alıntıdır :)

Gülcan Özer herkes kendi hayatının kahramanı kitabında paylaşıyor bunu. Alıntı pek paylaşmıyordum ama ben anlatsam insan olmaya dair böyle anlatmak isterdim diyebilirim. keskin, kesin yargılardan kaçınıyorum olabildiğince. bu cümleyi bile asla kurmam demiyorum. olabildiği kadar. bakalım neler demiş. bütün Şiddetsiz iletişim yasalarını saymış :))


"En kötü özelliğim çok iyi niyetli olmam"dı demeyen samimiyetin sahici bir hayatın olmazsa olmazı olduğunu pişmanlıkları olan bilen iyi kalpli olan kendi kötülüğünü tanıyan mükemmelin mümkünün düşmanı olduğunu bilen
kederden kaçmayan ancak kederle beslenmeyen bedeninin dostu olan yüzündeki çizgileri seven yavaşlamayı bilen
cebinde çeşit çeşit hevesi olan hayallerinin peşi sıra giden aşkın ömrünün en torpilli halde bile üç yıl olduğunu söyleyen
evliliğin kendini karşıdakine emanet etmek olduğunu bi- len kalp kırmaktan çekinen duygusundan korkmayan "Azı karar çoğu zarar" kelamının korkaklar tarafından uydurulduğunu bilen "Düşün düşün boktur işin" kelamının ise külliyen fenalik olduğunu, düşünmenin lazım olduğunu hep hatırlayan utanan yüzü kızaran vefalı olmayı önemseyen ana baba olmanın ömürlük dersimiz olduğunu bilen çocuklarını işgal etmemeyi becermiş kogulsuz ve kendine rağmen sevebilen gocuklarıyla arkadas olmayan kendine arkadas bulan yaşlanmayı beceren genç görünme hevesinin esiri olmayan
bedenine müsaade ve itina eden vemek masası muhabbetini pas geçmeyen sefkati ve şehveti ahbap edinen "Yanlış yaptım"la başlayan cümleleri olan ve bunu gurur- la taşıyan istemeyi bilen vermeyi seven hayatı da kendini de ayarınca ciddiye alan ciddiyetin içinde boğulmayan çokça gülen ağladığına ağlamayan cinsiyetine sahip çıkan ve onu seven "Ben olsaydım"la başlayan cümleler kurmayan elinde hata ölçerle gezmeyen hata yapabilme konforunu kendisine verebilen başkasına da verebilen iyiye de kötüye de müptela olmayan çok sevmek, çok istemek ile müptela olmanın başka oldu- ğunu bilen insanın ruhunun da parmak izi olduğunu hatırlayan biricik olmaktan korkmayan toplum kuralları denen mevzuyu iyi okuyan esiri yahut düşmanı olmayan hayat dediğinin hepi topu zaman aşımı oyunu olduğunu fark eden iki kapılı bir handa yürüyüp gittiğimizi unutmayan Aşik Veysel'i illa dinleyen dünyaya alheı gözle bakan ve bakmak ile görmenin aynı sey olmadığını bilen insana iyi gelen aydınlık bir ömür dilerim.

4 Kasım 2021 Perşembe

akşamlar

salonda serili tüm matlar, herkes ya tanıdığıyla ya da kafasındakiyle beraber gelmiş. birbirini tanımayan ama o alanı paylaşan onlarca insan. biraz ara vermeye ihtiyacım var, biraz kendimi dinlemeye ihtiyacım var, rahatlamaya ihtiyacım var.

ve ne kadar da çeşitliydi birbirilerinde buldukları ihtiyaçların karşılıkları. ve buluşuveriyor insanlar, bir umutla. akşamlar geceye dönüyor, niyetler birer tohumken ağaca, meyveye.
dönüşümün neredesindesin??
ÖZERKLİK onur özgürlük bağımsızlık kendini ifade etmek alan doğallık/kendiliğindenlik BARIŞ kabul denge güzellik birlik kolaylık teslimiyet uyum umut düzen iç huzuru alan

FİZİKSEL bakım konfor gıda su hareket / egzersiz dinlenme / uyku güvenlik (fiziksel) kişisel bakım cinsel ifade barınak dokunma

BAĞLANTI kendinle bağlantı kendini ifade etmek paylaşılan gerçeklik istikrar destek görmek ve görülmek güven anlayış seçim kabul sevgi takdir otantiklik aidiyet özen yakınlık iletişim topluluk dostluk şefkat düşüncelilik empati dostluk dahil olma ilham bütünlük samimiyet karşılıklılık işbirliği mevcudiyet saygı / öz saygı güvenlik kendini kabul kendine özen

ANLAM kutlama meydan okuma netlik bilinç katkı yaratıcılık keşif verimlilik etkin olma büyüme/gelişme içselleştirme bütünlük öğrenme yas hareket katkıda bulunmak iç görü ilerleme destek anlayış

OYUN heyecan eğlence mizah gevşeme

22 Ekim 2021 Cuma

yollardan yolculuklara

20.10.2021 eğer kendi yaşam döngümüzü, tekrarlarımızı görürsek sanki işler kolaylaşır gibi geliyor. beni zorlayan şeyler olduğunda meğer onları anlatır dururmuşum. şöyle de oldu da böyle de oldu da. bu hafta bütün gündüzler balkondan deniz gören bir kıyı şeridinde palmiyelere bakarak geçirdim. hayaller kurup, ofisim için yazım çizim yapmayı bekleyerek oyalandım durdum, birçok maddi manevi kaygılarla uçuşan düşüncelerle sadece adını koydum :)) derinlere inmemek için, su soğuk üşürüm diye kıyıda daha çok üşüyorum aslında.
hava serin, deniz dalgalı sanırken bir anda tüm vücudunu suya sokmaya karar verip bir çığlıkla sudan çıkıp yaşanan o müthiş an, biraz yüzünce dalgaları bile hissetmediğin bir yerde coşku geliyor. sanki içimde anlatılmayı bekleyen ama çok derinlere ittiğim bilgiler, hikayeler var. daha çok yazmaya ihtiyacım var. meseleler arasında kaybolmadan, pes etmeden, odaklanarak yazmaya, okumaya ve dağılmamaya ihtiyacım var.

bazı fotoğraflara baktıkça çok çok özlüyorum seyahat ederken bir fotoğraf çekip altına yazdığım yazıları. dünyanın bi ucunda yere atılmış bir bakery çöpü, bir mutluluğu anımsatacak kadar mühim bir şey yazmış olabiliyor üstüne. gününüz güzel geçsin der gibi.

12 Ekim 2021 Salı

40metrekare'ye sığan yaşamlar

insan insan, insan nedir İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim
Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim.

aslında benim işim gücüm insanlarla, insanla, insan olmakla. yoga yapılan matlar sanıyorum 1 metrekare. yoga yaptığımız, artık buluştuğumuz salon da 40 metrekare var ya da yok. neler sığdırıyoruz oralara.
mesela onlarca binlerce kilometrelerce uzak yerlerden gelen insanlar. What's your mission and vision?
bugün tam da sabah saat 7de bu soruyla karşılaştım, esprilerin içinde. (mastermind her ne ise :)) sonra hayalleri olan kadınları dinledim, hayalleri olan bir adam.
ve bu hayalleri sığdırdığımız o yuvarlak kafalarımız.
bir soruyla karşılaşmıştım çocukken henüz, kafalarımız neden yuvarlak diye. cevabını veren başka bir çocuk vardı, fikirlerimiz rahatça dolaşabilsin diye :)
bugün fikirlerimizin hayat bulmak için ağızdan, kulaklara, belki mümkünse kulaklardan kalplere indiği bir gündeydik en ne yapacağımızı bilmediğimiz günlerde. günler günleri kovalıyor, emlakçılar hayalleri, hayaller çocukları, ebeveynler paraları kovalıyor. 'gerçek' her ne ise, bir şeyler zihnimizden geçiyor ve onu gerçeğe dönüştüren emek, para, doğru zaman, motivasyon her şeye ihtiyacamız var gibi görünüyor.
hayat bazen bana çok karmaşık geliyor, bütün dünyaya enerji veren sistemlerin belirsizliği kadar, internet ağının tüm evrene yayıldığını bilmek ve bir gün her şeyden uzak bir palmiye ağacının altında hindistan cevizi suyu içeceğim şekerkamışlarının tadını alabildiğim bir basitlikte yaşıyoruz.
ve tüm misyonlar ve vizyonlar bir harita ve rehber içeriyor, Parfümün Dansı kitabında Tom Robbins, haritasız ve rehbersiz yolculuk yapan gezginler için her beklenmedik plan değişimi bir sevinç dalgası getirir diyor. kendimi her ne kadar gezgin gibi hissetsem de zaman zaman 5 yıldır mola verdiğim bu limanda bulduğum sevinç kırıntıları(sörf dalgası olmayan dalgalar) hissederken yakalıyorum.
ve bütün sevinç dalgalarımı paylaşıyorum 1 metrekareye oturmaya karar veren herkes ile. sevgiyle. merakla. çemberler içinde.

3 Ekim 2021 Pazar

'seçim sorumluluğu'

eskiden uzun uzun araştırıp filmler izlerdik, film yönetmenlerinin aklına gelmeyecek şekilde yorumlanan sembolleri okur saçmalardık. sonra büyüyorum sanınca daha farklı koşturmacalar girdi hayata.
gün ortası böyle hayatın en yoğun hatta koşturmacalı olduğu an. durup düşünmek için en harika anlar olmayabiliyor. belki gün doğumunda hayatın yeni uyanmaya başladığı anlar, belki geceyarısı şehrin biraz daha sakinleştiği diğer anlarsa bu sessizlik anları için harika. içimizde hiç durmak bilmeyen koşturmacalı taraf şimdi nereye koşacak? aklımdan bambaşka şeyler geçerken, dikkatim dağılıp tamamen unutunca yazacaklarımı yeniden toparlamak zaman alıyor. en son dağılmadan, bölünüp başka bir şeyke uğraşmadan bir şeyler yapalı ne kadar oldu sahi?
bugün eğer bu haftasonu eğitimden alıp götürdüklerimizle bir kitap yazmış olsaydık bu kitabın adı ne olurdu ve arka kapağında ne yazardı sorusu geldi psikodramada. benim kitaplarım ve filmlerim hep yollar. paralel yaşamlar, bir roman. kahramanımızın yaptığı 2 farklı seçimle yaşayabileceği 2 farklı yaşam ihtimalini anlatıyor bu ilham veren öyküde.
ilhamınızı nasıl alırdınız?
seçimlerinizin sorumluluğunu alarak başlasanız iyi edersiniz :)

23 Eylül 2021 Perşembe

yaz biterken

gözyaşları içinde... günlerin uzunluğu henüz yeterince kısalmamışken, uzun uzun yaza veda ettiren serinlikler, pastel renklerin içinde hırkasız dışarı çıkılamayan akşamlar başladı. mevsimlerin geçişiyle hayata anlam arayışı için girdiğim depresif modlar birbiriyle paralel gidiyor galiba. her geçiş yepyeni sancılarla geliyor.
bu sancılı ya da endişeli zamanlar hayatın tamamı değil neyse ki. drama queen olan tarafım sanki çok acı çekiyor ve bunu hayatın tamamı sanıyor. aslında en sevdiğim kelimelerden biri
umut


bugün kendi halinde sadece ihtiyaçlarını gülerek/ağlayarak dile getiren 4 aylık bir bebeği kokladım.
sonrasında da dünyanın en basit oyunlarından birinde kahkahalarla kendilerini yerden yere yuvarlayan gençlerle bir oyunun ciddiyeti içinde buldum kendimi :)
bazen diyorum ki, daha ne isterim?
sonrasında alıyor bir endişe hali, mevsimler, insanlar, topluluklar... her şey üst üste geliyor. sanki bir boşluk tanımlıyor bu hissi. bazen o kadar kalabalığın içinde yapayalnız kalmışsın hissi.

5 Eylül 2021 Pazar

Bağlanma

.. Bağlanma Kuramı Kişiler arası ilişkilerin kısa ve uzun dönem dinamiklerini tarif eden psikolojik bir modeldir. Bu kuram in.sanların sevdiklerinden ayrıldıklarında, her türlü sosyal ilişki içinde canları yandığında ya da bir tehdit algiladiklarında buna verdikleri tepkilerin doğasını inceler. Insan yavrusu doğduğunda tamamen bakıma muhtaçtır, çoğunlukla bakımı veren kişi ebeveynidir, özellikle de annesidir. Anne ile bebek arasındaki bağlanmanın niteligini, bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara nasıl cevap verildiği belirler. Bu nedenle bebeğin bağlanma davranışları hep anneyi kendine çekmek üzeredir. Göz teması, dokunma ve ses tonu bu bağı oluşturur, Bebeğin fizyolojik yapılanması da bu bağın güçlenmesini pekiştirir: Örneğin, anne sütünün yağsız olması annenin bebeğini gün içinde defalarca beslemesini, dolayısıyla onunla bağ kurmasını sağlar. Anne bebeğe bu dönemde nasıl davrandıysa bebek büyüdükçe kendi ilişkilerini bu davranışlar üzerinden kurar. Bağlanma davranışları güvenli ve güvensiz olarak ikiye ayrılır. Bebeğin sinyallerini duyup hızlıca cevap vermek güvenli bağlanmayı desteklerken bu sinyalleri israrla anlamamak ya da yanlış yorulamak güvensiz bağlanmaya neden olabiir. Güvensiz bağlanma, kaçınmalı, kaygılı ya da karmaşık bağlanma şeklinde görülür. Kaçınmalı bağlanan yetişkin için ilişkiler güvenilmezdir; zorlandığında ilişkiden ka- çar ve kendini sakinleştirmesinin tek yolu yemek yeme, televizyon seyretme, alışveriş yapma gibi davra- nışlar olur. Kaygılı bağlanan yetişkinse sürekli ilişki halinde olmak ister; kafası devamlı diğer kişinin onu se- vip sevmediği endişeleriyle meşguldür. Karmaşık bağlanmanın temelinde genellikle daha büyük travmalar yatar. Çocuk bir ebeveynle kaçınmalı bağlanma kurarken bir diğeriyle kaygılı bağlanma kurmuş olabilir. Yetişkinliğinde kurduğu ilişkileri bütün bu güvensiz bağlanma davranışları belirleyecektir. Bu modelin hayatımızdaki yansımalarını anlamak için aşina olmamız gereken kavramlar: regülasyon, sinir sistemi, içsel farkındalık, oksitosin. İleri okumalar için kaynaklar: Işığın Yolu: Nilüfer Devecigil Bağlanma Yakiniliskiler.com