23 Ekim 2022 Pazar

15 dakika sonbahar

 Bundan tam 6 yıl önce Romanya'da Transilvanyaya doğru bir tren seyahati sırasında dilini hiç bilmediğim bir kadının sohbet etme çabasına denk gelmiştim. Türkiye'den alışık olduğumuz bir sohbet şekli :)) hiç dil bilmeden bu kadar evrensel olması ayrı tadire şayan tabii. O seyahatin en akılda kalıcı noktası ise teyze değil de Avrupa'da sonbahar manzaraları idi. 

Düştüğüm boşlukları düşünüyorum bu ara. Sezon sezon geçişler, değişen mevsimlerin, taşınmaların bende bıraktığı izler. Yas ve hüzün kelimesi geçiyor içimden bol bol. Yaşamın coşkusunu içimde hissedemedigim zamanlar geliyor ve geçiyor. 

Hep bir ilham arayışındayım. İlhamın alışkanlıkların ve bağımlılık diyebileceğimiz bağlılıkların içinden çıkmayacağını söyleyen tarafım bol bol dürtüp kalk diyor, harekete geç.


Hareketin içinde stresi azaltan da müthiş bir etki var. Etkiyi de arıyorum:)) 

Aslında sonbahar renklerini yazmak istemiştim. Renkler en çok ilham aldıklarım olabilir. Pembe ve kırmızı renkli şeyleri, meyveler, çiçekler, yapraklar doğada gördükçe mest oluyorum. 

Bugün Avrupa'da hatırımda kalan sonbahar renklerini Ankara'da görerek merakımı tazeledim. Havanın güzelliğini, güneşin batışını görmeye gelen başka insanların telaşlarını ve hayatın devamlılığını hayranlıkla izledim. 




Hayatımla ne yapmalıyım sorusunu bol bol sorduğum bi zamanda yine cevap bulamasam da kendi biricik ve sıradan varoluşumu selamladım. yapraklar da kendi varoluşlarını olduğu gibi selamlamıyorlar mı sizce de? 

senin rengin benimkinden daha parlak demeden, ben neden daha yeşil değilim demeden sadece var olmaya devam ediyorlar. sonu belli ama sonsuz döngünün içinden bizim yaşamlarımızı güzelleştirmeye devam ediyorlar.



Hiç yorum yok: