günler geçti ve aylar.
bloga ne zaman uzun zaman ara versem, düşünceler karışıyor da karışıyor. duygulardan iyice uzaklaşıp huzursuz hissetmeye başladığımda, duygularımı yüzeye çıkaracak yüzleşmelere ihtiyaç duyuyorum.
ihtiyaçtan buradayım şu an. duygular yüzeye ağlayarak çıkıyor. ağlayamıyorum.
kaygılar, yetersizlik hissi, kıyas, içimdeki eksiklik hissi. yapamıyorum. olmuyor.
her şey olmaya çalışıp da hiçbir şey olamama hali.
çok zor geçmediğine inandığım/ikna olduğum çocukluğuma dair zihnimde dolaşanlar...
ebeveyn olmak üzerine onca şey okurken, babamın 32 yaşına gelmiş çocuğuna davranma şeklini o kitaplarda görüp, aslında kitaplar 'şöyle yapmayın' dedikleri çoğu şeyi yaptıklarını görmek daha bir çaresiz hissettiriyor.
kitaplar doğru söylüyor.
öngördükleri hayatlar mutsuz hayatlar. ve bu drama sahnesine bazen seyirci bazen oyuncu olmak, oyunu yazmaktan daha keyifsiz.
hayatın kendisi mutsuz bir şey değil belki. bütünüyle, neşesiyle, kederiyle, hayal kırıklıklarıyla, beklentileriyle şükür dolu bir hayat.
öngörülerdeki problemler en çok kederi, tatsız anları getirenler.
tatsızım be.
yön vermekte zorlandığım hayatım, plansızlıklarım, beklenti halim, aile.
zorlanıyorum adapte olmakta.
üzerime yapışan kimlik bile ağır.
ne beklenmedik bir son bu yazıya.
hayat akıp gidecek oysa... biz yetişsek bize hizmet edecek.
10 Eylül 2018 Pazartesi
15 Temmuz 2018 Pazar
kişisel değerlendirmeler bence çok gerekli şeyler. meslek ve ilgi alanları gereği çok sık farkındalık ve içgörü kelimelerini kullanıp duyuyorum. ne yaparsak yapalım farkındalıkla yapmak, aslında bir nevi ağzımızdan çıkanı kulağımız duyması, anda kalmayı biliyor olmak ya da anda kalamadığımızı biliyor olmak harekete geçmemiz gerektiğini anlatıyor bize.
son 2 hafta sonumu psikolog meslektaşlarımla bir terapi eğitiminde buluştum. aslında neredeyse ilk okul dışı aldığım eğitim imiş. akran süpervizyonu nedir, vakalarla çalışırken neler yapmalıyız onları konuştuk bol bol. 7aydır bir süpervizyon olmadan çalıştığım yuvada vakaları gözlemlerken aklımda o kadar soru birikmiş ki ilk haftasonu hiç susmadan birçoğunu paylaşıp aklımdaki sorulara daha nitelikli cevaplar koydum. bu uzun bir yol. hatta yeni öğrendiğim metaforla bu bir kısa mesafa koşusu değil de maraton. kendi maratonumuzu koşarken de bu yolun tadını çıkarmayı öğreniyoruz bir yandan.
son 2 hafta sonumu psikolog meslektaşlarımla bir terapi eğitiminde buluştum. aslında neredeyse ilk okul dışı aldığım eğitim imiş. akran süpervizyonu nedir, vakalarla çalışırken neler yapmalıyız onları konuştuk bol bol. 7aydır bir süpervizyon olmadan çalıştığım yuvada vakaları gözlemlerken aklımda o kadar soru birikmiş ki ilk haftasonu hiç susmadan birçoğunu paylaşıp aklımdaki sorulara daha nitelikli cevaplar koydum. bu uzun bir yol. hatta yeni öğrendiğim metaforla bu bir kısa mesafa koşusu değil de maraton. kendi maratonumuzu koşarken de bu yolun tadını çıkarmayı öğreniyoruz bir yandan.
1 Temmuz 2018 Pazar
17 Haziran 2018 Pazar
zaman
bu yazının adı zaman çünkü nasıl geçtiğini anlamadığınız, bazen hemen geçse istediğiniz, bazen de yetiştirecek onlarca dosya işin arasında yetiştiremediğiniz bir şey zaman.
şu günler hızla geçiyor. son 6 aylık yerleşik iş hayatında mesleki tecrübe denen şeyi ediniyorum. insan gelişirken bir yandan da eksiklerini daha çok görüyor. tam 'piştim' diyeceğin anda bakıyorsun ocağın altı bile yanmamış diye düşündüren insanlar çıkıyor karşına.
belki en zoru, kitap bilgisini ve evrensel doğru diye bildiğin noktaları anlaşılır kılarak anlatmak.
bu süreçte insana iyi gelen, ömür uzatan reçeteler sunan bilimle uğraşan insanlar çıkıyor karşıma. stresten uzak, egzersizi bol, az ve çeşitli yemek yemeli, iyi sosyal ilişkiler içinde, 'comfort zone' dışına çıkmalı bir hayat öneriyorlar. bunlar ömrü uzun tutan bileşenler.
bir de zaman yönetimi kısmı var en çok zorlandığım. gidilecek yollar, keşfedilecek bir terapi dünyası, derinleşen bir zihin-beden ilişkisi var. bu tercihler zamanın her anını bütünün hayrına değerlendirmeyi gerektiriyor.
şu günler hızla geçiyor. son 6 aylık yerleşik iş hayatında mesleki tecrübe denen şeyi ediniyorum. insan gelişirken bir yandan da eksiklerini daha çok görüyor. tam 'piştim' diyeceğin anda bakıyorsun ocağın altı bile yanmamış diye düşündüren insanlar çıkıyor karşına.
belki en zoru, kitap bilgisini ve evrensel doğru diye bildiğin noktaları anlaşılır kılarak anlatmak.
bu süreçte insana iyi gelen, ömür uzatan reçeteler sunan bilimle uğraşan insanlar çıkıyor karşıma. stresten uzak, egzersizi bol, az ve çeşitli yemek yemeli, iyi sosyal ilişkiler içinde, 'comfort zone' dışına çıkmalı bir hayat öneriyorlar. bunlar ömrü uzun tutan bileşenler.
bir de zaman yönetimi kısmı var en çok zorlandığım. gidilecek yollar, keşfedilecek bir terapi dünyası, derinleşen bir zihin-beden ilişkisi var. bu tercihler zamanın her anını bütünün hayrına değerlendirmeyi gerektiriyor.
27 Mayıs 2018 Pazar
ses
sesimi duyan var mı?
bazen sıkışıyorum, sanki bir alanda giderek daralıyor duvarlar, nasıl çıkacağımı bilmeden kendimi sıkıyorum. fiziksel tepkiler veriyor beden.
siz napıyorsunuz/napardınız böyle anlarda/durumlarda?
bazen sıkışıyorum, sanki bir alanda giderek daralıyor duvarlar, nasıl çıkacağımı bilmeden kendimi sıkıyorum. fiziksel tepkiler veriyor beden.
siz napıyorsunuz/napardınız böyle anlarda/durumlarda?
19 Mayıs 2018 Cumartesi
yeni- sıradan
anlamlandıramağımız şeyleri anlamlandırma yolunda, yeni bir maceraya doğru adım attım, tosbağa çantamla. evimi sırtımda taşıdığım çantamla kocaeli kıyılarında uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. yalnızca bir eğitim değil aynı zamanda kendi başına iç yolculuklara olanak verecek bu yolda, kolaylıkla, farkındalıkla, sevgiyle öğrenmeyi diliyorum. verimli, bereketli bir yıl olacak.
önümüzdeki ay başlıyoruz.
hayatımıza katkılarıyla, bereketiyle gelecek bu uzun yolculuk. farkındalık gelişmesiyle barıştığım zamanlardan beri, bu süreci yönetmek için daha çok çalışıyorum.
cebinizdeki terapist olma yolunda yeni bir akışta, terapiye yeni bir bakışla, yoga ve seyahatlerden öğrendiklerimizle, bilgi üzerinden yeni üretimler yapmak, hem kendi hayatıma hem başka insanlara 'iyi' dokunuşlarla dünyayı daha yaşanılır bir yere getirmek amacındayım.
dünya kendi başına dönmeye devam ederken, yeni bir nesil doğup büyürken, hem ebeveynleri anlamak hem sağlıklı, mutlu, meraklı çocuklar yetişsin diye uğraşıyoruz.
bazı sorular var ki cevaplarını bu süreç öğretiyor olacak bize. çocukluk travmaları, genetik yatkınlıklar, kaygılar, hastalığını sahiplenen insanlar, bağımlı ilişkiler, öfke hali, sinir krizleri, inat...
önümüzdeki ay başlıyoruz.
hayatımıza katkılarıyla, bereketiyle gelecek bu uzun yolculuk. farkındalık gelişmesiyle barıştığım zamanlardan beri, bu süreci yönetmek için daha çok çalışıyorum.
cebinizdeki terapist olma yolunda yeni bir akışta, terapiye yeni bir bakışla, yoga ve seyahatlerden öğrendiklerimizle, bilgi üzerinden yeni üretimler yapmak, hem kendi hayatıma hem başka insanlara 'iyi' dokunuşlarla dünyayı daha yaşanılır bir yere getirmek amacındayım.
dünya kendi başına dönmeye devam ederken, yeni bir nesil doğup büyürken, hem ebeveynleri anlamak hem sağlıklı, mutlu, meraklı çocuklar yetişsin diye uğraşıyoruz.
bazı sorular var ki cevaplarını bu süreç öğretiyor olacak bize. çocukluk travmaları, genetik yatkınlıklar, kaygılar, hastalığını sahiplenen insanlar, bağımlı ilişkiler, öfke hali, sinir krizleri, inat...
29 Nisan 2018 Pazar
kendi yolunda
kendi yolumda, kendi başıma, bazen başa çıkmakta zorlandığım anlarda kelimeleri bile toplamakta zorlanıp yazamayıp korku ve endişelerle dolup taşarken, kendi yazılarımın birinin bir anda karşına çıkıp böyle ufak bir şaşkınlık ve gülümseme yaratmasına ne demeli bilmiyorum.
benzer bir durumun içinden çıkıp üstünden senesi geçmeden yine benzer düşüncelerden çıkış yolu aramak...
ne bileyim, hayal ettiğim dünyaya yakınlaşmaya çalışırken bir yandan sabit olan faturası bol olan bir düzende kendinle kalmayı zorlaştırıp bir yandan da sürekli almaya, yetinmemeye ve daha fazlasını istemeye çok müsait bir düzende, bu görünmez kaosun içinde kaybolmaya niyetim yok.
yollardan başka hayallerimin olmadığı, yolculuğun keyifli olduğu zamanlardan, ara sıra belirsizliklerde kaybolmaya devam.
bir süredir blog yazma işlerinden uzaktayım, hayatın içinde hoş bir telaşın içindeyim, yakında yavaş yavaş gelecek yazılar ve yeni seyahatler ve projeler.
Sevgiyle.
benzer bir durumun içinden çıkıp üstünden senesi geçmeden yine benzer düşüncelerden çıkış yolu aramak...
ne bileyim, hayal ettiğim dünyaya yakınlaşmaya çalışırken bir yandan sabit olan faturası bol olan bir düzende kendinle kalmayı zorlaştırıp bir yandan da sürekli almaya, yetinmemeye ve daha fazlasını istemeye çok müsait bir düzende, bu görünmez kaosun içinde kaybolmaya niyetim yok.
yollardan başka hayallerimin olmadığı, yolculuğun keyifli olduğu zamanlardan, ara sıra belirsizliklerde kaybolmaya devam.
bir süredir blog yazma işlerinden uzaktayım, hayatın içinde hoş bir telaşın içindeyim, yakında yavaş yavaş gelecek yazılar ve yeni seyahatler ve projeler.
Sevgiyle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)