bu yazının adı zaman çünkü nasıl geçtiğini anlamadığınız, bazen hemen geçse istediğiniz, bazen de yetiştirecek onlarca dosya işin arasında yetiştiremediğiniz bir şey zaman.
şu günler hızla geçiyor. son 6 aylık yerleşik iş hayatında mesleki tecrübe denen şeyi ediniyorum. insan gelişirken bir yandan da eksiklerini daha çok görüyor. tam 'piştim' diyeceğin anda bakıyorsun ocağın altı bile yanmamış diye düşündüren insanlar çıkıyor karşına.
belki en zoru, kitap bilgisini ve evrensel doğru diye bildiğin noktaları anlaşılır kılarak anlatmak.
bu süreçte insana iyi gelen, ömür uzatan reçeteler sunan bilimle uğraşan insanlar çıkıyor karşıma. stresten uzak, egzersizi bol, az ve çeşitli yemek yemeli, iyi sosyal ilişkiler içinde, 'comfort zone' dışına çıkmalı bir hayat öneriyorlar. bunlar ömrü uzun tutan bileşenler.
bir de zaman yönetimi kısmı var en çok zorlandığım. gidilecek yollar, keşfedilecek bir terapi dünyası, derinleşen bir zihin-beden ilişkisi var. bu tercihler zamanın her anını bütünün hayrına değerlendirmeyi gerektiriyor.
yol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Haziran 2018 Pazar
30 Aralık 2017 Cumartesi
kurtlarla koşan kadınlar
boş bir yayın sayfası açıp açıp ona bakıyorum günlerdir.
hayata yeni pencereler, kapılar açan her kadın gibi özüme, vahşiliğime, yaratıcılığıma doğru bazen koşar adım, bazen uykulu gözlerle yürüyerek bir hayata doğru adım atıyorum.
'Kurtlarla Koşan Kadınlar' bu senenin en güzel hediyelerinden birisi bana, hayatı görmeye ve anlamaya çalışırken baktığım yeri yenileyen öykü dolu, öyküler kadar büyülü bir kitap.
bir de hala büyüyemesem de, 25 eşiğine doğru yol alırken, çocuklarla daha iç içe olacağım bir oyun dünyasına adım attım, şimdi çocuk renklerinin içimi biraz daha boyadığı günlerde, çantamda kuru boyalarım ve defterim mandalalar çizip boyuyorum. daha önce ne çizdim ne boyadım böyle içten.
4 Kasım 2017 Cumartesi
başı ve sonu olmayan yazı
bazen saatlerce otobüsle ya da trenle bir yere giderken, varacağımız yer yaklaştığında sanki araca yeni binmişim gibi hiç inesim gelmiyor. sonrasında hummalı bir yürüyüş başlıyor, ortada bir yerlere geldiğimi hissettiğimde durup gözlerimi kapatıyorum ve derin bir nefes alıyorum, oradaki havayı içime çekip sanki hafızama her bir ayrıntıyı kazımak için...
özellikle uzun gündüz yolculuklarında, meditatif bir zihinle her şeyi izlemek; ağaçları, her birinin yol kenarlarını nasıl kaygısızca, bir arada şenlendirdiğini görmek, bazen apartman dairelerini, şehrin dışındaki küçük şirin mi şirin bahçeli evleri görmek ve içeride yaşanıyor olan her türlü öykünün yeryüzünde nasıl bir enerji dalgaları yarattığını düşünüp durmayı severim.
sanki bazen insanoğlunun yaşadığı tüm hüzün dolaşıverir gökyüzünde de karışıveririr bilgelikle. geçivereceğini bilirsin, yaraların her zaman iyileşeceğini biliverirsin usta bir bilgelikle. insanoğlunun tüm acılarına iyi gelecek şeyler bulmayı umarsın... bir çare ararsın, yaralarına derman olacak merhemi buluveren bir şifacı kesiliverirsin, evrenin bütün şifa kodları yazılıdır aslında zihninde, ulaşıverirsin o derindeki bilgilere, tam da ihtiyacın olduğu anda.
yollar bize yara almayı da yaraları sarmayı da öğretiyor sanırım. çocukluğumuzun bütün anılarını gözümüzün önüne seren parçalanmış dizlerimizde kalan izler gibi, sarılmış ve iyileşmiş tüm izleri taşıyor zihnimiz her an. her an, gördüğümüz her yeni anda, anda kalmayı, durup bir nefes almayı öğreniyoruz hep beraber. bazen tuttuğumuz bir eli hiç bırakmayacağımızı bilerek tutuyoruz, artık hayata güvenle bakıyoruz. nefesi içimize çekerken tüm farkındalığımızla çekip, gevşekçe bırakıyoruz.
işte asıl farkındalık ve uyanış o zaman başlıyor.
sevgiler.
özellikle uzun gündüz yolculuklarında, meditatif bir zihinle her şeyi izlemek; ağaçları, her birinin yol kenarlarını nasıl kaygısızca, bir arada şenlendirdiğini görmek, bazen apartman dairelerini, şehrin dışındaki küçük şirin mi şirin bahçeli evleri görmek ve içeride yaşanıyor olan her türlü öykünün yeryüzünde nasıl bir enerji dalgaları yarattığını düşünüp durmayı severim.
sanki bazen insanoğlunun yaşadığı tüm hüzün dolaşıverir gökyüzünde de karışıveririr bilgelikle. geçivereceğini bilirsin, yaraların her zaman iyileşeceğini biliverirsin usta bir bilgelikle. insanoğlunun tüm acılarına iyi gelecek şeyler bulmayı umarsın... bir çare ararsın, yaralarına derman olacak merhemi buluveren bir şifacı kesiliverirsin, evrenin bütün şifa kodları yazılıdır aslında zihninde, ulaşıverirsin o derindeki bilgilere, tam da ihtiyacın olduğu anda.
yollar bize yara almayı da yaraları sarmayı da öğretiyor sanırım. çocukluğumuzun bütün anılarını gözümüzün önüne seren parçalanmış dizlerimizde kalan izler gibi, sarılmış ve iyileşmiş tüm izleri taşıyor zihnimiz her an. her an, gördüğümüz her yeni anda, anda kalmayı, durup bir nefes almayı öğreniyoruz hep beraber. bazen tuttuğumuz bir eli hiç bırakmayacağımızı bilerek tutuyoruz, artık hayata güvenle bakıyoruz. nefesi içimize çekerken tüm farkındalığımızla çekip, gevşekçe bırakıyoruz.
işte asıl farkındalık ve uyanış o zaman başlıyor.
sevgiler.
Etiketler:
aydınlanma,
bilge,
dünya,
farkındalık,
hafıza,
hatıra,
nefes,
şifa,
uyanış,
yol,
yolculuk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)