24 Ocak 2023 Salı

kaotik

 her şey öyle birbiriyle bağlı ve kaotik ki, kedinin karıştırdığı bir yünden ziyade ince zincirli bir kolyenin birbirine dolaşması ve açılamaması gibi. bu yazıyı tamamlayabilirsem yazmam gereken başka şeyleri de yazacağım. çünkü varmak istediğim yerler var. onları da buradan yazmam gerekiyor. ah harika. bunu akıl edebildim şu an. zira kendimi son derece beceriksiz ve ilerleyemez hissediyorum günlerdir. 

kaygılardan başlamakta zorlandığım bir işe, başlayınca nasıl da hakimiyetsiz olduğumla yüzleştim. aylardır bekliyor, planlanıyor oysa.

ne çok dünya derdi oluverdi bu zamanlarda. bir boşvermişlik geliyor, amaaan, yapıversen nolacak yapmayıversen nolacak.

ölüp gideceğiz diyor bir ses.

ölmek üzere olan, hastalığı belli 20li yaşlarında bir üniversite öğrencisi hatırlıyorum bizim bölümde. hiç ameliyat, yorgunluk vs bahane etmeden sınavlarına hazırlanıp girermiş fırsatı olduğunda, sağlığı izin verdiğince. 

sanki benim beklediğim bir şey var. kestiremiyorum. herhalde olur olur gider diyip duruyorum.

eylemsizlik baki. şiştim. bilgi de deneyim de yoklaştı. nereye kadar?

22 Ocak 2023 Pazar

darmadağınık

 bu gece ay karanlıkta.


ve kafamın içi tam da böyle. renkli ve karışık :) harmonisi kendi kaosunda. ne güzel cümleler görmek o düğümlerin içinde.

onları yazmaya cesaret de ayrı maharet!

sevdiğim yazarlar biliyorum, işi yazarlık olmasa da kitaplar yazan insanlar.

bir adaya gidiyorlar ve o yılların birikimi ürün aylar içinde gerçeğe dönüşüveriyor. ne malzemeler ne malzemeler, Allaah.

TOPARLAN! iç sesim bana ne söylüyor diye arayıp sorarken, kapılarını aç sesini duydum bugün. şifaya alan aç. what before how, remember?

evet bir iyilik alanı var ve oraya ulaşmak mümkün. 

bugün biraz daha sessizlik ihtiyacı var içimizde. yoğun duygusal çözümlemelerin ardından bunları sindirecek bir alan için sessizlik. 

insan; önce çok sesliliği, sonra dinginliği mi öğreniyor? bebeklere bakarsak hiç de öyle değil. aylarca süren bir gözlemin ardından bıcır bıcır konuşma aralığı geliyor. yeniden bebeklerden öğrenilecek nice şey var. ihtiyaçlarını ertelemeyen, öylece duygularını tüm çıplaklığı ve kırılganlığıyla ifade eden canlılar.

nereden geldik bu konuya, hatta buraya?

ben buraya çıplak geldim diyordu Nil K. sonrası oyunlar, sonrası temas, tüm duyular, tüm duygular. 

dağıttığımız gibi toparlarız inşallah.

20 Ocak 2023 Cuma

 yeni bir yıla-yaşa başladık çok şükür :)

ülke ve dünya gündeminden ayrı gitmeyen bu süreç. dünya ısınıyor mesela. ocak ayındayız ama yağmur yağmıyor, yeraltında su ile bir tarım bölgesinde sondajlar çalışmaz olmuş. 

yazmak pek içimden gelmiyor bu ara. aslında en iyi geleceğini bildiğim şey. dikkatimi dağıtan ve en çok toparlanmasına yardımcı olan şey. tabii bir de harekte etmek var. 

bir süredir aramızın limoni olduğu hareketle de tekrar barıştık.  bu aralar konu biraz harekete geçmek, üretmek ve ertelememek üzerine. 

sanki bunun için düşünmeye başladığımı bile erteleyerek kendini gerçekleştiriyor süreç.

yapılacaklar listesi yapıp, düzenlemeye ihtiyaç duyulan her şey gibi bu süreç de düzenlenmeye ihtiyaç duyuyor.

bir niyet, ardından hazırlık, kalem kağıtlar, ürün ve sunuş.

galiba ilk planı yaptım :) 

başlıyorum 15 dakikalık yazılara yeniden. 4 gün 45 dakika yoga, 3 gün yüzme şeklinde haftalık planımı oturtmaya başlıyorum. 

haftada 1 gün kesin bir ders,

ek olarak da haftanın 2 günü meditasyon ve nefes dersi güne güzel başlamak için. saat 10da.

kim tutar beni :) 

cevap da sadece ben belki. ben bir şeyler yapmak istesem kalkabildiğim sürece yapabiliyorum. şahane destek mekanizmalarım var. 

şükür sebebim onlarca topluluk, kadın, erkek, çocuk. 

gördüğümde sevgiyle sarıp sarmalayacak onlarca çoluk çocuk insan tanıyorum, ne büyük zenginlik, en büyük zenginliğim belki de.

kendime çektirdiğim ızdırapların devamında gelen korkusunu görüyorum. utancın eşlik ettiği bazı duygular bunlar.

şimdiki dünya az daha farklı. 

yepyeni sosyallik alanlarında kendime tanık oluyorum. eski TRT spikerlerinden diksiyon dersleri almaya başladım 5 haftalığına. duyduğum sesin yankısı ve etkisi öyle güzel ve akılda kalıcı ki. hisleri asla unutmuyorum.

birçok alana girdim çıktım bu zamana kadar. bağlantıyı kaybettiğim ve yakaladığım zamanlar oldu elbette.

en akılda kalıcı tanımlamalardan biri alan tutmak.

alanı tutabileceğime inancım büyük, ihtiyaç halinde çanım ve evet şu anda sessizliği dinleyebiliriz diyen tarafım var ve güçlendi.

zamanlar geldi geçiyor, sanki bir uyanış zamanındayız. sabah mahmurluğunun geçtiği bir uyanış hali.

awake-ning

wake up.

good morning :)

zaman zaman bölünebilirim ve bunun için elimden geleni yapıyorum.

şu an olduğum halimle olmak için, özgür, kendini bilen, destek veren, destek alan olabilmek için elimden geleni yapıyorum.

doğamla uyumlu, mütevazı, gözü yükseklerde ve potansiyeline de uygun hareketler görmek isteriz kendimizden. 

araştırmak işteş bir kökten geliyor. aradığın şey de seni arıyor.

ben de bildiklerimi paylaşmanın bir yolunu arıyorum bu aralar. what before how. 

iyilik hallerini paylaşmayı arıyorum. 

bedene iyi bakmayı, nefesi, ihtiyaçları fark etmeyi öğretmeyi, kaynak-destek mekanizmalarını güçlendirmeyi arıyorum. bunları yazmam lazım.

31 Aralık 2022 Cumartesi

iyi seneler!

 01.01.23

saat 01.01 den selamlar :)

iyi seneler! kutlu mutlu neşe ve sağlıkla bir sene dileğiyle.

kafamızın içinde ve tabi ki bilgisayarda açılı onlarca sekmeyle yepyeni bir yıla giriyoruz.

bildiğimiz üzere ocak 16da doğmuşum, yani yaklaşık 2 hafta sonra gelmesi beklenen bir bebeğim 30 yıl önce tam şu sıralar. artık gelsin diye sabırsızlıkla ve heyecanla beklenen bir bebek! 

o günden tam 30 yıl sonra kendi doğumumu aynı sabırsızlıkla, gelse artık diyerek heyecanla bekliyorum, inanılmaz. 

20leri devirdik, 30 annemin beni doğurduğu yaş. onunla bağlantımın kendini güncellediği bir yerdeyiz, paylaşımımız azıcık renk değiştirdi. renkleri severim. renk geçişlerine bayılırım.

mesela akdeniz'de yaz güneşine kısa bir süre bakınca, sonrasında bambaşka siyaha yakın çalan bir renk görür gözler. anlık bir körlük. güneşe bakmadan önceyse, yeşilin ve mavinin hatta sarı ve kırmızının en canlı tonlarını görürsün. gökyüzü çok uzaktaymış hissi verir, bulutlar fotoğraf karelerine girmek için adeta şekilden şekile girer. o beyazlık ne canlıdır ve canlılık verir bakana. begonvillerle dolu, turunç ağaçlarının hala başlarının dolu olduğu zamanlar, kaleiçi'nden denize ulaşan sokaklarda taşların serinliği bile bambaşka görünür.

kale taşlarının üzerinde ya da etrafında şekilden şekile girmiş kediler, siestasını dükkan önünde beyaz plastik sandalyede uyuyakalarak veyahut sedirlere uzanarak geçirenler de çoktur. öğle saatlerinde pek bir telaşe yoktur. 

sanki bir roman gibi, bazen bir amacını anlamakta zorlandığımız, sanat için sanatı benimseyen bir film yönetmeninin karelerinden biriymişim gibi hissettim bol bol! 

yılkı atlarının yelelerini savura savura kırmızı topraklarda koştuğu, anadolu'nun buz gibi nehirlerinin aktığı sahnelerinin geçtiği bir dolu sahne var idi burada. kana kana su içtim nehirlerden ve arındırdım bedenimi duygusal yüklerinden. 

hani bazen sahneler güzel görünür ancak izlemesi bir yerde ıstırap verir ya, öyle sahneler de boldu bu yıl geçen senaryoda. bir başlangıcı, heyecanı, anlamlı diyalogları, sessiz ama mesaj dolu sahneleri. ve mucizevi biten bir sonu vardı. son bir bitiş gibi görünse de sonunda devam filmi çekilse izlenir dedirten, ne geleceğini de bilmediğimiz bir yerden biten bir filmdi bu sene.

yeni seneden beklentim birçok maddi taleple gelmek istese de uyanmak, üretmek, gezmek, daha çok insana iyilik hallerini anlatmak! ne zaman izlesen yeniden eğlenebileceğin komedi-dram tadında bir senaryo, bol kahkahalı.


sevgiyle gel 2023. 7.

15 Aralık 2022 Perşembe

çemberler ve hüzünler

 bugün bir çember duyurusu paylaşıp, çeşitli denk gelişlerle bir çembere katıldım. bir yas çemberiydi.

yas sanki içimde hiç hissetmediğim bir duygu gibiydi, pek yer etmiyordu. bugün o kalabalık çemberlerden ziyade, toplam 5 kişi olup paylaşmam daha zorunlu gibi hissettirdiği için katılıp çeşitli hüzünler yaşadım.

niyetimin mesafeli olduğum bu konuya özellikle arkadaş olup tanış olmaktı.

günlerdir varoluşçu felsefe ve terapi bakış açısıyla ölüm, yas konularını dinleyip, bir de çocuk ve ergenlerde kayıp ve seminerini dinleyince, üzerine tuz biber oldu bu paylaşım alanı. aslında kolektif olarak şu aralar ve belki her zaman ülke gündemi olsun, bahardan kışa geçiş olsun, göçler, kayıplar olsun iç gündemimizde de pek canlı bir konu zaten. 

çember adabında öncelikle bir niyetle mum yakılır, katılımcılara nasıl oldukları sorulur. sonra rehber soru ile paylaşımlar yapılır, katılımcıların anlattıklarına şahitlik edilir, yargısız, yorumsuz dinlenilir. 

bugün de kendimiz olamadığımızı düşündüğümüz anlardan kalan bir yas, bir duygu var ise onunla ilgili bir anı paylaşmamızı önerdi kolaylaştırıcılar.

paylaşımlar paylaşımları doğuruyor tabii, çağrışımlarda içerde canlanan anılar ve duygular oluyor. 

yas deyince içimde hiçbir şey canlanmaz sanırdım. bugün paylaşım ardına paylaşımlarda canlı diyemeyeceğim ama cılız bir yerden kendini gösteren bir durum oldu.

2. yönlendirici soruda, bu durumun sonrayı nasıl etkilediği ile ilgili idi.

çatlaklarından, yaralarından içeri ışık sızan kadınların, yaralara bakma cesaretiydi bence bu. 

buz gibi hissettiğim bazı konuların aslında ne kadar da yakınlaşınca kendilerine ifade bulduğunu görmek ilham verici ve biraz da şaşırtıcıydı.

kırılgan taraflarımız olduğu kadar onların bizi güçlü kıldığı taraflarımızı görmek de büyüleyici.

 

e-motion

 duygular üzerine şeyler dinlerken, günlerdir devam eden bir sıkıntısıyla, aslında baskın hissimin ne olduğunu bulmaya çalışırken en güncel duygu-his kaygı oluyor. öyle de sinsi sinsi devam ediyor beden kaygılanmaya. 

harekete geçiren bir etkisi var duyguların. yoğunluğu dozunda bir kaygı neticede bizi bir yere varmak için, olmak için bir çaba içinde de tutabiliyor. 

günler geçiyor.

1 ay sonra 30 olacağım ve 30lar geliyor. 

30lardan önce de yeni yıl heyecanı :) o yüzden bir davete heveslendim.

21 Aralık en uzun gece. ekinoks değil :) 

21 Aralık en uzun gecede beraberce uğurlayalım yılı ve yenisini güzel dileklerimizle davet edelim.

veda ettiğimiz yılda deneyimleyip heybemize kattıklarımızı hasat edip, aynı zamanda da  yeni yıldan beklentilerimizi, hayallerimizi paylaşacağımız bir çember davetim var size. Soba ateşinde içimizi ısıtan müzik, hareket ve sanat terapilerinden ilhamla benim rehberliğimde ve katılımcılarla etkileşimli bir çalışmaya davetlisiniz. Çember formu bize diz dize oturup aynı hizadan birbirimizi ve kendimizi dinleme fırsatı sunuyor. 

Niyetim de hep birlikte, nefes ve meditasyonla bedeni dinleyip, beraber hayal kurmak ve bunu tüm canlılığıyla paylaşmak. Grup içinde yapılan çalışmaların da ne güçlü bir yaratım gücü olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak.

Etkinlik sonunda dilerseniz bir sıcak şarap ya da sıcak çikolata ikramımız  :)

21 Aralık Çarşamba 19.00da @surfbeachalanya'da  yaklaşık 2 saat beraber olacağız. 

Katılımcı sayısı 15 kişi ve 200-250 lira arasında bir katkıyı bütçenize göre sunabilirsiniz. 

Katılımını bana mail ya da mesaj atarak kesinleştirebilirsin.

Görüşmek üzere,

9 Aralık 2022 Cuma

 sessizliğin, kimsesizliğin, hiçliğin ortasında yalnız bir akşam geçiriyorum. harekete geçemeyen bir enerji, kendini tıkanık hisseden bir ben ve hep yüksek olduğuna inanılan bir potansiyel var asla bugünlerde kendini ele vermeyen. 

bunu kendi başına halletmen lazım diyen bir ses var bağıran. içimdeki bir method ve rehber arayan sese, bir zamanlar lisedeyken nasıl trigonometri öğrendiğini hatırlatıyor, kendi başına. böyle yalnız bir sessizlikte. bir motivasyon hep bir yerlere varmak iken o kurşun kalemlerin hem defterde, hem parmaklarımda bıraktığı o izleri hatırlatıveriyır bir anda.

bir şiir çıkıveriyor karşıma,

pegasus atından.

olsan da bir yabancı diyarda,

düş ülkesinde sadece bir nokta

gelir kapını çalar her fırsatta

nereye gitmek istersen onun kulağına fısılda.

hepimizin içinde, bizleri diyar diyar gezdiren bir pegasus var. hepsinin kanatları fakat senin hayal gücün var ocş'den. 

şimdi sanatçının yolu kitabı ile bir arayışa geçiyorum. hadi bakalım.