nefes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nefes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2018 Pazar

nefes ve çocuk

nereden başlayacağımı bilemediğim bir sebep sonuç serisi ile başladım çocuklarla çalışmaya. sebebi çok da uzak olmayan çocukluğuma dair çok fazla şeyin bugünü etkilediğini görüp daha çok o günleri hatırlamak idi belki. bugünü daha çok anlamlandırmak.

şimdilerde çocukların hayatlarına bir parça da olsa dokunabilmek adına onlarla, daha çok ebeveynleriyle çalışma fırsatı buluyorum. çocuğunuza her defasında 'sen değerlisin' mesajını verin diyorum, tutarlılık içinde. aile rutinleriniz önemli.

ve çocuklarla ne hissettiklerini konuşmak, farkındalıkla nefes alıp vermelerini sağlamak, meditasyondan bahsetmek ve yoganın bütünleşmek olduğunu anlatmak. 'çocuklar ne anlar ki' demeden önce yapılan her egzersizin aslında çocukların zihinlerine ekilen bir tohum. tohum belki şu anda nadasta ve toprağını bulup, çatlayıp günü geldiğinde bir fidan olacak, güçlenip köklenecek ve uzayıp ulaşacak gökyüzüne. günü geldiğinde çocuk artık kendi benliğinin daha çok farkına vardığında, ona iyi gelmiş, gelecek olduğunu hatırlatan bir tohumu (nefesi) hatırlıyor olacak.

işte böyle aslında ilk çağlardan beri çocukları, çocukluğu yere göğe sığdıramayıp rahat bırakamayıp özgürleştiremeyen zihniyetlere karşı bir mücadele veriliyor bulunduğumuz çağda. bunu en iyi ifade eden şiirlerden biri de Halil Cibran'ın şiiridir.


'Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.'
farkındalıkla, özgürce büyüyen nesillere.

4 Kasım 2017 Cumartesi

başı ve sonu olmayan yazı

bazen saatlerce otobüsle ya da trenle bir yere giderken, varacağımız yer yaklaştığında sanki araca yeni binmişim gibi hiç inesim gelmiyor. sonrasında hummalı bir yürüyüş başlıyor, ortada bir yerlere geldiğimi hissettiğimde durup gözlerimi kapatıyorum ve derin bir nefes alıyorum, oradaki havayı içime çekip sanki hafızama her bir ayrıntıyı kazımak için...

özellikle uzun gündüz yolculuklarında, meditatif bir zihinle her şeyi izlemek; ağaçları, her birinin yol kenarlarını nasıl kaygısızca, bir arada şenlendirdiğini görmek, bazen apartman dairelerini, şehrin dışındaki küçük şirin mi şirin bahçeli evleri görmek ve içeride yaşanıyor olan her türlü öykünün yeryüzünde nasıl bir enerji dalgaları yarattığını düşünüp durmayı severim.

sanki bazen insanoğlunun yaşadığı tüm hüzün dolaşıverir gökyüzünde de karışıveririr bilgelikle. geçivereceğini bilirsin, yaraların her zaman iyileşeceğini biliverirsin usta bir bilgelikle. insanoğlunun tüm acılarına iyi gelecek şeyler bulmayı umarsın... bir çare ararsın, yaralarına derman olacak merhemi buluveren bir şifacı kesiliverirsin, evrenin bütün şifa kodları yazılıdır aslında zihninde, ulaşıverirsin o derindeki bilgilere, tam da ihtiyacın olduğu anda.

yollar bize yara almayı da yaraları sarmayı da öğretiyor sanırım. çocukluğumuzun bütün anılarını gözümüzün önüne seren parçalanmış dizlerimizde kalan izler gibi, sarılmış ve iyileşmiş tüm izleri taşıyor zihnimiz her an. her an, gördüğümüz her yeni anda, anda kalmayı, durup bir nefes almayı öğreniyoruz hep beraber. bazen tuttuğumuz bir eli hiç bırakmayacağımızı bilerek tutuyoruz, artık hayata güvenle bakıyoruz. nefesi içimize çekerken tüm farkındalığımızla çekip, gevşekçe bırakıyoruz.

işte asıl farkındalık ve uyanış o zaman başlıyor.

sevgiler.