20 Kasım 2018 Salı

Biraz puslu, biraz dümdüz bir an icinde bulunduğum an. Hüzün yok, neşe yok. Çizgili soket çoraplar ve çizgili bir kapüşonla soğuyan havalarda, dışarıda oturup arnavut kaldırımlara bakıyorum. Serin hava vücuttaki adrenalini artırıyor. Her bir detay önemli bu anda. Bacak bacak üstüne atıp, üstteki ayağın uyuşmasını deneyimliyorum. Her bir detay önemli. O detayların hepsi seni bulunduğun ana hazırladı.
Irrite edici yol ve taşıt sesleri, çalan spotify listesine karışıp anlamsızlaşıyor.
Akşam. Karanlık. Tek bir sokak lambasının sokağı aydınlattığı kadar yaklaşıyor oturduğun masaya. Gözler boşluğa dalıyor bir sonraki ayrıntının öyküye eklenmesi için. Rüzgarsız bir akşam. Gölgeler asıl nesneden bağımsız, ışığa boyum eğiyor.
Başım dönüyor usulca yanan son sigaradan.
Iyi olsun istiyorum her şey. Hissizlestim oysa ki.
Hayaller, planlar, ayrılıklar, kızgınlıklar, pişmanlıklar, beklentiler, değişimler. Düşününce bir an fazla geliyor.
Hayat böyle bir şey galiba.
Her şey doğru anda başlar ve sonunda biter.
Sonuna geldiğimiz bir şey yaşandı kelimelerin çok kısa sürede anlatabileceği bir zamanda. Son mu hissizlestirdi, hissizlik mi sonlandırdı. Cevapsız.
Sahip olduğum(aslında olmadığım) tüm kalabalıklardan ve dağınıklıktan kurtuluversem...

Hiç yorum yok: