12 Mart 2022 Cumartesi

gece

gecelerin bana bu kadar ilham verdiğini unutarak sanki uzun, derinlemesine bir uykuya dalmışım. bazen sayıklayarak uyanmışım bu uykulardan, şaşırtan rüyalar, yüzlerini unutmadığım siyahi bebekler görmüşüm.
ilginç, farklı, şaşırtıcı, harika, güzel sıfatlarını kullanarak her şeyi tanımlayarak geçirdiğim günlerim var benim. şaşırmaktan hiç vazgeçmiyorum. bir de sık sık kullandığım diğer kelimeler; hastalıklar, sağlık, şifa, nefes. bir de hayat devam ediyor, her ne olursa olsun döngüleri tamamlıyor, almamız gereken dersleri alıp ya mezun oluyor ya da ikmale kalıyoruz.

lucifer diye bir dizi izliyorum, netflix batağında. zaman zaman youtube, instagram ve dizipub bataklarına düşmüşlüğüm, sonra inceden kurtulmuşluğum var. bugün 12 mart ve baya soğuk geçiyor. kapıdan baktıran martlardan. dizi diyorduk, unutmadım paragrafın başını. konuyu dağıtmayı severim. artık uzun uzun paragraflarla konuşurken de konunun bağlamını unutmadan anlatabiliyorum :) lucifer cehennemdeki tahtın sahibi şeytan ve vücut bulup dünyaya geliyor. cehennemi küçük küçük odalardan, herkesin kendi 'hell loop' cehennem döngüsünden ibaret olduğu tasvir ediliyor.
kendi döngülerimiz. çözemediklerimiz.
hep gündemdeki değersizlik, sevgisizlik, hak etme-etmeme, talep ettiğini alıp alamama. ne kadar çok insan olmaya dair şeyler. şu an bu gece yarısı yanıma çeşitli hissettiğim değersizlik, suçluluk, öfke, nefret duygularımı aldım karşılıklı oturuyoruz. bu hisler karşımda otursa da hepsinin fiziksel bedenimde yer yer kazıdığı fiziksel ağrılar var.

kalbim kırık hissediyor bazen olan bitene. tüm dünyayı olduğu gibi kabul etmek isteyen taraflarıma karşılık bir adil dünya arayışı karışıveriyor. kalbim bazen kırık, bazen yorgun, bazen çaresiz. ne hissedeceğimi bilemezken de bu gecelerde neden ayakta kaldığımı bilmeye ihtiyacım var.

dünya, kızım olursa adını sen koyarım.

Hiç yorum yok: