6 Eylül 2016 Salı

mavi


ah bu yollar. yollardan başka bir şey bilmiyor aklım, onlardan başka bir şey konuşmuyor dilim. aslında o kadar çok konuştum ki, anlatacak o kadar çok şeyim vardı ki hepsini anlatabileyim diye daha çok konuştum hem de hızlı hızlı. çünkü öyle önemliydi ki yaşamak, öyle önemliydi ki etrafımdaki insanlara yaşamın aslında güzelliklerle dolu olduğunu gördüğümü anlatmak. daha çok anlattım. sadece ne anladığımı, hayallerimi ve beklentilerimi düşündüm her şeyi anlatırken. bulutların üstündeyken ben, bulutları izledim yollarda. en sevdiğim tarlalar çiçekleri yeni açmış meyve ağaçları, sarı eşekotlarıyla doluydu hep. hayallerimiz de renklendi hep bu sarı-pembe çiçeklerle, bembeyaz bulutlarla ve tazelendi her yanımızı ıslatan yağmurla. benim aklım hep gitmelerdeydi. şanslıydım belki, kendi yolumu çizip, dünyanın ucuna gidebilecek kadar da hayalperest. bazen turist bazen de 'wanderlust'. bu kelime ingilizceden yolculuk tutkunu/gezme isteği olarak çeviriliyor. ben hala 23 yaşındayım, bilinçlenme erken başlıyor bazen. uzun yıllardır kabuğum daha iyice kuruyup sertleşirken, içime sığamıyordum. gerek varlığımın sebebini anlamak için verdiğim uğraşlar, gerek içine doğduğumuz şartların baskısında kalmamak için öğrendiğim ve muhtemelen başardığım değişim her şeyi mümkün kılıyor.

Hiç yorum yok: