24 Mayıs 2017 Çarşamba

öylesine bir roman



Göreceli zamanın bana çok uzun geldiği bir uzun zaman sonra merhaba, fotoğraflar Eminönü'nden Orhan Pamuk'un İstanbul'a dair bende bıraktığı izlerin peşinden koşan benin bulunduğu bir apartman dairesinin merdivenlerinden ve penceresinden. gece yarısı camiinin minaresi çevresinde dolaşan martıları izlerken başka zaman dilimlerine gitti hep zihnim. İhsan oktay anar'ın bana anlattığı Osmanlı mı dersiniz, Orhan Pamuk'un romanlarını okurken yudum yudum tadını aldığım İstanbul mu bilinmez bu apartman dairesi, kiminin çocukluğu, kiminin geç yetişkinliği, kiminin de tüm hayatının geçtiği bir yer. benim gibi bir yolcunun da hanı oldu bir süreliğine.. seyahatlerimde aklıma kazıdığım hisler oluyor, o yerleri daha da özel kılıyor bu hisler, çünkü aradan onlarca ay-yıl geçse bile o anı hatırlamama yardım ediyor hisler. gözlerimi kapayıp o kokuyu ve renkleri içime çektiğimde bir nevi zamanda ve mekanda yolculuk ediyormuşum gibi geliyor.
insanın içinden kaçmak için dışına yaptığı yatırımlar, içinde kabul edemediği (insanın doğasında,bütünün bir parçası olan) tüm kötülükleri saklamak için aldığı tüm güzel kıyafetler, mobilyalar, boyalar.. sığamadığı bedenini sığdırmaya çalıştığı malikanelerden uzakta bir yaşam sürmek için adımlar atıyorum. İçim içime sığmıyor yine de:) belki de bunun için. okuduğum romanları yaşayarak görmek, tüm hisleri içime çekmek için bakıyorum dünyaya tepeden.






Hiç yorum yok: