9 Mart 2017 Perşembe

Size bir zamanlar bütün sorunlardan kactigimin ve hiçbir yere varamadığımın hikayesini anlattım mı? Merak etmeyin, sonu mutlu bitiyor :)
Bir yere varamadım ama anladım ki zaten vardığın yer değil de geçtiğin yollar sana öğretiyor hem hayatı, hem hayattan keyif almayı. Hepsini anlamadım belki ama geçtiğim yollarda, tanıdığım kültürler ve insanlar bana hep önemli şeyler kattı.
Hayatımıza giren insanlar, kimi zaman bize sadece itici bir güç bırakır, kimisi sadece bir anı, bir battaniye, bir fotoğraf, kimisi bir şarkı ve kimisi bir şeyler öğretir. Kimisi bir fikir verir ve görevini yerine getirince, çekilir devam eder hayatına başka bir yoldan. Kimisi sevmeyi öğretir, alma-verme dengesini kuramadigindan, sevmez ama öğretir. Ve kimisi de bir aydınlanmanın başlamasına tanık olur.

İlk başlarda, her şeyden kaçtığım sıralarda, hayatimdaki insan bana 'sen kaçmaktan başka bir şey bilmeyen korkağın tekisin' demiş idi. Seneler oldu.. Kaçıyordum hakkaten de, yüzleşmekten korka korka, sorumluluk sandığım yüklerin hepsinden kaçıyordum.
Bu aydınlanmayı da psikologumla yaşamıştık, bi kere o seansa elinde olmayan sebeplerle geç kalmıştı da ağlaya ağlaya kaçmıştım ordan, 5 ay sonra geri gittiğimde anlattım, kızıp gittiğimi. Yüzleşemiyordum işte, zor geliyordu.
Şu ara en sık karşıma çıkan yazılar, insanların hayallerinin gerçekleşmesinden korktuğu hakkında. Korkuyorlar çünkü daha sonra ne yapacaklarını bilmiyorlar ve hayallerini gerçekleştirmek için gereken çabayı göstermekten kaçınıyorlar. Link bulunca yine paylaşırım ancak, demeye çalıştığım ben de sorunlarimla yüzleşip çözümlerinden korkuyordum çünkü sorunsuz bir hayatla ne yapılabileceğini de zaten bilmiyordum.
İşte bana korkak diyen insan evladı beni daha cesur bir kadın yaptı. Şimdi cesaretime güvenip çıkıyorum yola, hayatıma yön veriyorum. Korkakliktansa, evde oturan erken ölür diyen çingeneleri benimsiyor ruhum.

Çingene ruhum, geçen sabah tırmandı en tepelere, geçen akşam iş çıkışı çoraplarını çıkarıp yürüdü sahilde, soğuk kumlara basa basa. 'Bunu en son ne zaman yaptığını hatırlayamacak kadar uzaklaşmıştı kendinden'. Öyle iyi gelir ki uyanmak, paylaşmak ve anlaşıldığını hissetmek. Kimse beni anlamaz diye değil de, beni bu sefer anlayacak birini buldum diye, bütün hislerini bir yabancıyla paylaşmak.

Gece, sahilde, deniz fenerini gören manzaralarda, uzakta bir tekne görürsünüz bazen. Ve o teknenin içinde olsam keşke dersiniz. O teknenin içinde olma hissi, kendi adası olmasını istemek gibi bir şey, belki de seni kimsenin tanımadığı bir metropole taşınmak istemekle aynı his. Anonim olmak! Her şeyden ve tanıdığın herkesten uzakta, kendini dinlemeye zaman ayırabilmek, imkan yatarabilmek.

Türkiye'den uzakta kaldığım zamanlarda, öyle anonim kaldım ki kimse tanımadı beni başta, ben anlatmak istersem bildiler beni. Benim onlara anlattığım karakteri çizdiler zihinlerinde.
Bana hep zor geliyor yerleşik yaşamdaki aynılık düşüncesi, öyle olmak zorunda değil tabi, algılarım bana hep git dedi, git, uzaklaş, gör! Keşfet!

İşinden istifa edip, tek yön Vietnam'a gitmek üzere olan biriyle tanıştım. Yollarımızın kesişmesi, yolda olanla, yolculuğu paylaşmak ne yüce bir hediyedir bilir misiniz?

Son yok elbet, yol var dedik, önemli olan da o!
Herkesin kendi şansını yarattığı, enerjilerimizin bizi birleştirdiği bir gökyüzünün altında yaşadığımız için çok şanslıyız.

Hiç yorum yok: