25 Şubat 2019 Pazartesi

Kathmandu yazıları 2

Aslında bunun bir seyahat yazısına dönüşmesini gönülden dilerdim, işte şuraya gitmeli şunu yemeli tarzında yazılardan. Içimin bir parçası o bloggerlara cok özeniyor. Ama burada tanıştığım insanlar, yürüdüğüm yollar, yuttuğum tozlar  (Nepal hakkinda insanlarin bahsettiği fakirlik, pis hava ve karışık trafik dışında bir bakış izlenimi dışında) bana başka şeyler hissettirip yazdırıyor. Bu manastır deneyimi boyunca ki 3 tam gün geçirmiş olmama rağmen tanıştığım insan profilleri, yaşam deneyimleri,  yaşama dair bana bildiğim ne varsa öğreten (ailem, okullarım,  Bahar, Evreka, Nirvana ve Hico, yoga, 15+ değişik ülkeden insanlar, köyceğiz ve Ferhanyo) aktığı yönü daha iyi gösterdi. Bazen cümleleri bağlamak o kadar manasiz geliyor ki tek hissettiğim kıymetli bir yaşamın icinde olduğum oluyor. Bu yasam cok kıymetli. Seviyor ve seviliyorum.

Burada da o sevgi selinin içinden en çok ögrendiğim şey(yaklaşık 25 yılda anca) aynı vardan var olduk,  senden üstün değilim, benden üstün değilsin. Bu bi öğreti midir yoksa yaşama dair bilmemiz gereken tek şey mi kestirmek zor. Yaşamımı öyle keyifli bir deneyime dönüştürdü ki, her bir varlığı,  her bir toz zerresini kabul edebilir hale geldin.

Burası Kathmandu olmasaydı da huşu icinde bir deneyim yaşayabilirdik ama dünyanın baska bi ucunda tanıştığın yeni insanlar bu deneyime öyle keyifli sahneler katıyor ki burasi özel bir yere dönüşüyor.

Zihnimizdeki sorular buradaki yapısal düzenle ilgili hemen yüzeye çıkıyor. Bu varoluşun içinde de kaybolmamak için zihin devamlı soruyor.

Kathmandu bi Avrupa, Amerika gibi seyahat anlayışı daha modernist olan birileri için hijyen vs anlamında zorlayıcı olabilir. Konfor arayışı için uygun olmasa da o keşmekeş o kültürel farklılık bence deneyimin ta kendisi. Yolculuk.

Hiç yorum yok: