18 Nisan 2012 Çarşamba

şirincedeki rum teyze

17.04.12 de şirinceye gitmek gibi bir güzelliğe dahil oldum. aslında normal şartlarda tercih edilebilir bir insan olmadığım gerçeğini bir kenarı bırakıp, bir şekilde orada olduğum gerçeği değişmiyor. aslında orhan bana demişti ki üniversite yıllarında nereye gittiğinden çok kiminle gittiğin önemlidir. o yüzden çok fazla zorlama kendini, doğru insanlar bulup onlarla takılmaya çalış. ben biraz karşıyım bu kanıya çünkü o insanlarla takılmak için çok fazla vaktim varmış gibi geliyor.yanıldığımı bilmeme rağmen birtakım değişik yerler görmek kendimi iyi hissetmeme sebep olduğu gibi bana çok şey katıyor. şirince'nin mimarisi yeşilliği rumları makedonlarını öğrendim mesela dün. papatya taç satan teyzenin tacı takarken okuduğu dua bile gülümsetmeye yetti beni, çok mutlu olduğumu belirtemesem de içimin huzur dolduğu her an gerçekten mutluyum. bir yerde bir eksiklik ya da hatanın olduğunun da farkındayım aslında. iletişim kopukluğu meselesi de bu yüzden. ama eksik olan o yolda başımı yaslayabileceğim ya da sımsıkı sarılabileceğim insanlardı. insanlar o seviyeye kolay gelmiyor ve gelenler de zaten uzakta. uzaklar niye varsa?

Hiç yorum yok: