11 Nisan 2012 Çarşamba

hooop, efenim saygılar. görüşmeyeli kaç hafta oldu ki pek olay olmasa da yazmak istediklerim hep içimde kaldı. çünkü bu bilgisayar bloggerıma girmeme izin vermedi, gerçekten.benden bundan mütevellit sıradan hayatımı yaşamaya devam edip, düşüncelerimi telefonun bir köşesine not ettim bazı bazı. bir de çok hoş olacağını düşündüğüm bir doğum günü hediyesi hazırlıyorum çok sevdiğim, çok kıymet verdiğim bir insana.ona yazıyorum yaptıklarımızı hayallerimizi yapacaklarımızı çok seveceğini umaraktan. onun kafasını bugüne kadar içimde kalanları anlatarak çok ütülediğimin farkındayım ki biraz da güzellik yapayım istedim.güzel olacağını da hala umuyorum.

o güzel insanı sadece ben mi yarattım kafamda diye çok merak ediyorum. bu nası bir şüphedir tahmin edebiliyor musunuz? bir yoldaşa çok ihtiyacım olduğundan ben mi seçtim onu da yontuyorum kısmı falan hiç umrumda olmadan hala ait olmadığım bu yerde günlerimi geçiriyorum.öyle ya da böyle.


şöyle ki, ortadaki yanlışlıklar, benim her şeye sakin kalışım, sadece verilmesi gerektiği için verdiğim tepkiler hep gitceğimi düşündüğümden. açıkcası pınar da pınarla yaşamak da ummm rumda değil. asıl ortada yanlış olan bir şey varsa o da benim ta kendim. izmire aile bireyimin yanında bir üniversite hayatına başlamam.korkaklığımdandı bu da gerçi de her neyse. bu ev.önceleri güzeldi.şimdi misafir gibi hissediyorum kendimi, gitmesi gereken bir yabancı.zaten gitmem gerekiyordu, küçük hedeflerle gelmemiştim buraya ama takıntılar beni küçülttükçe  yok olacağım hissine kapılıyorum ve yokluk korkusu gerçekten ürkütücü. kaybolma korkum, karanlık korkum, hepsi geçecek şeyler ama bu yoksunluk yok ediyor.paradoksa düşünce de zaten kafalar kafalar.kısacası olaylar olaylar.

Hiç yorum yok: