29 Nisan 2016 Cuma

Dünyanın bi ucundan

İsveçten yazıyorum sayın sevgili okuyanlar,
bir yanda iskandinavya soğukları, bir yanda dünyanın ucuna en çok yaklaştığım noktalardan birindeyim. Öyle garip bi nokta ki, herkesle ve hickimsesin. Aslında her şeye sahipsin ama hiçbir şeyin yok.
Yine de çok zor insanları anlamak. Sen sahip olmak için çabaladığın şeylerle kavuştuğunda öyle mutlusun ki, onları beğenmeyen insanları asla anlamıyorsun.
Nasıl bir geçmişten geldin ve geldilerse sen ne kadar tatmin olmayı biliyorsan onlar bilmiyorlar.
İskandinavya korktuğum kadar soğuk değil. Yine de bu akşamı otelde tıkılıp kalmani tercih ettirecek bir rüzgar ve yağmur var su an dışarıda. Yaptığın tercihler belirliyor her şeyi. Kendin olabilirsin istediğin kadar kendin yaratabilirsin. Her gün yeni bir kimlikle sonsuza kadar anonim kalabilirsin.
Mesela şu an olduğun 3yıldızlı otelin türkiyedeki 5yıldızlı bir otelden daha güzel olduğunu fark edip, yuvarlak dünyada ekvatordan kutuplara sıcaklığın azaldıgi gibi yaşam şartlarındaki artışı görebilirsin. Gününü verimli geçirememiş olmanın verdiği huzursuzlukla bunları düşünmeye koyulabilirsin. Yazarsın belki, paylaşırsın. Bir gün seni de huzurla heyecanı beraber hissedeceğin birileriyle beraber yaşarsın.
Yine de organize edilmiş şeylerin ve insanların yolunu tıkamasına izin verdiğin için hala büyümeye ihtiyacın var. Büyü çocuk, daha yollar var.

21 Nisan 2016 Perşembe

neden bir ev arar oldum bilmiyorum ama 'gerçek' evden başka her yer evim. evi huzurla eşleştirdiğimizden mi nedir, eve dair şeyler hep huzurumu kaçırıyor. sen burda özgürlük diyorsun ama aslında kaçıyorsun. rahat bırakmıyorlar.

11 Nisan 2016 Pazartesi

kültür kültür

her gün diğerinden daha bir yoğun geçiyor. mutlaka bir şeyler öğreniyorum, bazen de öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşıyorum. yeni şeyler deniyorum. kültürel değişimi çok derinden görme fırsatım oluyor ve birçok şeyi kıyaslama fırsatım oluyor. gözlem yapmak, her tanıştığın insanın sende bıraktığı o harika his.. yeni tanıştığım insanlar listesinde bu günlerde rus, çek, italyan, alman, arjantinli, meksikalı, ispanyol, suriyeli, iranlı, japon ve koreli tayfa var. sanırım bir yıl sonunda dünyanın her tarafından insanlarla bir şekilde iletişim kurmuş olacağım. ilerde yerleşik hayata geçersem, salonumda gezdiğim yerleri ve gezgin dostlarımı işaretlediğim bir dünya haritam olacak.
ya gerçekten hayattan doyum almayı öğrenmek zaman alıyor. zor geçtiğini düşündüğüm, hep bir arayış içinde olduğum ama bulduklarımla asla açlığımı gideremediğim onlarca deneyimden sonra yükselişe geçen hayatımda yaşamın ve yaşamanın ne güzel olup durduğunu söylediğim zamanlara geldik. bir sonraki günün heyecanıyla uyanmak harika bir his. yaptıklarınla, yediklerinle, sahip olduklarınla gurur duyup her gün şükür etmek daha kolay doyum sağlıyor yeni tecrübeler için. yani özgüveni besleyen damarları bulmak ve beslemek için daha çok fırsatın oluyor.
sürekli kültür kültür deyip durmak saçma görünse de farklılıkları görüp öğrendiğin ve benimsediğin yeni şeyler benliğini besliyor insanın. geldiğimiz topraklardaki anlayış ve alışkanlıkların dışında onlarca farklı bakış açısı görüyoruz her gün. diğerleri ihtiyaçlar piramidinin en tepesine nasıl ulaşıyorken, bizim neden temel aşamalarda tökezleyip kaldığımızı anlıyor insan. ve aslında tökezlemekten nasıl kurtulacağımızın onlarca yolunu görüyor. bunları fark etmek için biraz dışarı bakmak gerekiyor, belki çok uzaklara gelmek. yeni diller öğrenmek. öğrendiğim en önemli şey, bir şeylerin üstesinden gelmek, akışa izin vermek ve bunları yapacak güce sahip olduğumuz.

almanyaya gelmeden önce burası hakkında çok bir bilgim yoktu, ufak tefek tarih bilgileri ve çikolata dışında. şimdi aşık oluyorum bu ülkenin mükemmelliğine. mükemmel mimarisine, doğasına, dünyanın en leziz ekmeklerine, tatlılarına, biralarına sahip oluşuna. bütün avrupaya yakın oluşuna, herkesi kabul edişine. trenlerine. evet en çok trenlerine aşığım. bizi her istediğimizde en güzel yerlere götürüşüne ve yolların doğasına.

arkada çalan şarkıya aldanmadan, teşekkürler almanya! teşekkürler dünya.

4 Nisan 2016 Pazartesi

Travels from nesting space will take you to a broader cultural horizon.
yani diyo ki seyahat etmek seni geniş bir kültürel bir ufka alıp götürcek.
teşekkürler çin falları.

yani zaman o kadar şahane geçiyor ki, biraz yavaşlasın ve hiç bitmesin istiyorsun.
öyle garip geliyor, 20 sene kaldığın bir yeri hiç özlemeyip de 10 gündür yaşadığın bir yeri benimsemek. yeni hayallerini orada kuruyorsun. birkaç gün içinde olacağın yerleri ve tanışacağın insanları hayal ederek uyumak çook başka hisler. mükemmelliği tarif etmek zor çünkü bu herkesin kendi çizdiği bir kader.

burada sahip olduklarımı hiçbir şeye değişemem sanırım. huzur, düzen, yeniliğin getirdiği karmaşa. değişen her şey. her şey.
yazacak ve öğrenecek çok şey var.
her gün ayrı bir kültürel detay katıyor hayatıma. her saniyem değerli!!