28 Aralık 2016 Çarşamba

Yıl bitmek üzereyken, yeni yılın ışığı ve havasındaki müziği duymak için daha dikkatli dinliyorum gökyüzünü. Kıpırdayan her yaprak, çatlamaya hazır her bir tohum bir şeyler anlatıyor insanlığa.

İçimdeki ifade edilmeyi seçen sevgi, evrenle bütün oluyor.

Hiç böyle hissettirmemisti hayat, iyilik hali. Ait olmanın tek bir yere değil de insanlara, insanlığa olduğunu anlamaya başladım. Ne bileyim seviyorum artık. Sevgiyle var olmayı, sevgiyle bağlandığım her kimseyle zaman ve mekan ayrımı olmadan bağlarımızı sağlamlaştirabildigimizi gördüm.

Bu yılı özetlemek için çok fazla kelimeye ihtiyacım olabilir. 'Sistem'le başlayıp 'sevgi'yle bitirelim yine de. Yükselen bilincimize, arındığımız tüm kötülüklere, öğrendiğimiz tüm anlamlı kelimelere kadeh kaldıracağım yılın son gecelerinde. Şerefe! Prost! Salute! Cheers! Nazdarovya!

Bi de yeni yıldan biraz spoiler vermek gerekirse 'Namaste!'.

İyi seneler :)

18 Aralık 2016 Pazar

Büyük şehirleri çok sevdim hep, büyük şehirlerde küçük bir yer edinip sevdim her yerlerini. Aşık olmuştum New york'a. Doğayı yok ettiğini umursamazca gökyüzüne yükselen gökdelenlerine, sizi her yere götürebilecek dünyanın en büyük metro hatlarına.

'Şimdi nispeten küçük bir şehirde aşkın tanımı yeniden şekilleniyor zihnimde. Şimdi saçlarımızın beyazları karışıyor birbirine, ellerimiz bir oldu.
Ve şimdi şiirler uçuşuyor gökyüzüne, doğayı yok etmeden. Sizi yeniden var ederek. Var oluş dolunayın Akdenizdeki yansımasını izleyebildiğimiz ayın ışığında parlayan gecelerde saklıymış.

Dünyayı iyilik kurtaracak böyle böyle, sevgiyle.

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...' diyor Yılmaz Erdoğan.

Şiirler var sevgiyle..

12 Aralık 2016 Pazartesi

ülkede, dünyada bunca olay olurken kendimi hep tarih derslerinde anlatılan ve hayal ettiğim eskide kalmış zamanlarda gibi hissediyorum. ilk çağlardan bu yana tarihe dair okuduğum ne varsa ki 'tüfek, mikrop, çelik' bana en çok şey katanlardan biridir, sanki o zamanlar da aslında şu an yaşanıyormuş gibi geliyor. tarihi en güzel doğrudan olmayan kaynaklarla öğrendiğimizi de düşünüyorum. fi-çi-pi üçlemesini okuyorum şu sıra, büyük bir heyecanla, şimdi ne olacak diye sora sora, benim için kısa bir sürede son kitaba geldim. kitap 3 yıl önce yine birçok olay olurken yazıldığından, o döneme benim de gördüğüm bir yerlerden bakıp yazılmış. ayrıca saygı duydum.

gerçi hala inanamıyorum, onca şeyi yaşayan insanoğlunun yeniliklerle, maddi dünyaya uğraşması gerekirken tamamen iyilik ve saf duygulardan uzak savaş dolu bir döneme tekrar girmesine.

dünyayı iyilik kurtaracak bence, güzellik pek işe yaramıyor. onca yaşanılan şeyden sonra yeni savaşlara girilmeseydi iyi olabilirdik. şimdi iyi olmak için daha çok umuda ihtiyacımız var.

9 Aralık 2016 Cuma

denge

çocuğum olursa değil de kedi alırsam adını denge koyacağım. hatırlatsın diye.

hayatın içindeki huzurun bi şekilde dengeyle geldiğini.
dengede olmayı.

anlamlandıramadığım her şey için, anlamaya yakın.

6 Aralık 2016 Salı

yollar ve filmler

Şu filmi izlediniz mi?
ben çok sevdim, yol filmlerini genel olarak seviyorum zaten yolda olmayı sevdiğim gibi. şu sıralar daha içsel bir yolculuk içinde bulunsam da yolda atıyor kalbim. bu film de öyle hem sistemin içinde hem de sistemin karşısında bir ailenin yaşamını anlatıyor. çocuklarına evden eğitim veren, sanatıyla, sporuyla, avcılığıyla, doğada hayatta kalmayı öğreten, aynı zamanda bilim ve edebiyatla da iç içe bir aileden söz ediyorum. işte biraz spoiler vermek gerekirse babanın kıza verdiği bir okuma ödevi var, kızından kitabı eleştirmesini istediğinde kızı 'ilginç' diyor sadece, yorum yapmak istemezcesine.
ilginç demek yasak diyor baba, daha derine in!

sonra kitabın ilginçliğinin verdiği ağırlıkla analizini yapıyor, analiz için filmin kalanını izleyin derim.

hayallerim var, gerçek olmasını çok istediğim şeyler.
gitmek için sabırsızlandığım, gittiğimde kendimden parçalar bulup bırakacağım yerler var. madrid'e, Alcalá de Henares'e vardığımda, yerdeki istiridye kabuğundan işaretleri sormuştum, işaretler Paulo Coelho'nun hac kitabında öyküsünü anlattığı, The Way filminde anlatılan El camino de Santiago kutsal yolunu işaret ediyormuş. Geçen aylarda bu yolu yürümüş biriyle de tanıştım, tesadüfen. İstiridyelerin bu yolu işaret etmesi kadar mühim yer taşları. canım yer taşları. canım hayallerim.

okuyun, gezin, izleyin, hayal kurun, gerçekleşirin. gökyüzüne bakın. çok sevin.