29 Mayıs 2021 Cumartesi

yine yollar

bu zamanlar, bu 20li yaşlar, bu mücadele, nasıl geçiyor bazen hiç anlamıyorum. insanın kendi deneyimine şahit olması ne garip. kendine dönüp bakıyorsun ama sanki o baktığın sen değilsin. Theseus'un gemisi Atina'da hatıra olarak uzun süre muhafaza edilir. Zamanla geminin tahtaları çürüdükçe yenileriyle değiştirilir. Öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. Bu durumda gemi hala Theseus'un gemisi sayılır mı, yoksa başka bir gemi haline mi gelmiştir? Gemi, antik filozoflar için tartışma konusu olur. Wikipedia'da Paradoksun kişilik sorunuyla da ilgisi vardır. Tüm organları zamanla nakledilerek yenilenmiş bir insan, başlangıçtakiyle aynı kişi midir? Hayatımız boyunca vücudumuzdaki tüm atomlar doğal bir şekilde yenileriyle değişse, bu hayatı sürenin tek bir kişi olduğu söylenebilir mi? sorusu geçiyor
bu soruya organsız ama tüm hatırlarını bedeninde ve hücrelerinde taşıyıp, hücresel boyutta nefes alıp yenilenmeye çalışan bir ruh sağlığı çalışanı olarak yazıyorum.
öyle her şeyler değişiyor, sürekli yen bilgiler geliyor hayatıma, kimisi bir uğultu kimisi bir sinek vızıltısı kadar rahatsız edici, kimisi de bir kilise çanı edasıyla zonkluyor. bilgiden o bilgelikten yana bir de o bilgileri kolayca deneyime dökmene aracı insanlar var bir de.
yıllar önce hayatın beni nereye taşıyacağını bilmeden, uçan halıya binip bazen irtifası düşük bazen çöllerin üstünden, bazen nehirlerin bazen de en tepelerde himalayaların üstünden uçup yine rakımı 0, deniz kenarında bir yere konup tenimin kavruk tonlarına ton katıyorum.,
yaşamaya dair, çalışmaya dair, insanlara dair, güvene ve güvensizliğe dair çok deneyim ve yaşantı var sanki bu rakımı 0 yerde.
geçmişin tozlu raflarında gezinip ah-vahlayan taraflarımızı, neden ben diyen kurban rollerimizi, ya oldu ve güçlendim nelerin üstesinden geldim güçlüyüm ben diyen o kahraman taraflarımızın hiçbirini sahiplenmeden, hepsini o okyanusun birer damlası olarak, bütünün bir parçası olup bizi en yüksek potansiyelimize hazırlayan adaptasyonlarımıza ufak bir selam çaktıktan sonra, bütün günü 1 metrekarelik bir yoga matının üzerinde kaykıla kaykıla, evden hem online ortamda çalışıp hem de eğitimlere dahil olabildiğimiz modern bir zaman bilmecesine düştük. bir işi yapıp o işin içinde tutunmak ve devam edip etmeyeceğini belirleyen ilk 3 yıllık bir süreç var anladığım kadarıyla. ben 4. yılıma girdim bu işlerde :) modern zamn süreçlerine direnip online iş yapmakta, o alanı tutup enerji geçişini sağlamak konusunda benim için endişeler boldu, şimdi hem yüz yüze hem de dünyanın bir ucundan ya da öteki mahalleden insanlarla online dersler yapmak mümkünmüş.
Omurga, nefes, sinir sistemi, esnemek, pendülasyon, somatik, yoga, genişlemek, yakınlaşmak, bırakmak. bunlar her gün neredeyse derslerimde geçen cümleler. bu derslere, içeriklerine ve eğitim süreçlerime dair daha çok yazmak isterim. hep anlatıyorum, çok konuşur oldum. OMURGA UZUN!!111 bu geceler boyu yazma hissinin gelmesi çoğu zaman gitmek var hep dilimde şarkısını getirmiyor artık :) yani şimdi geldi ama öyle bir aciliyet hissi kalmamış içimde. ama içimde hala yollar var, özlediğim. uzun uzun bakmalara doyamadığım, artık koca ağızlı minnoş sevdiğimle çıkabildiğim.

uzun zaman sonra

uzunluğun göreceli olduğu bir zamandan yeniden merhaba, bu zaman 1 yıldır aynı balkondan geçmeye devam ediyor. kafamızda onlarca kavramın, köklenmenin, merkezlenmenin, dengelenmenin dolaştığı, açılma, kapanma, pandemi ve aşı kelimelerinin bol bol duyulduğu günler bitmek bilmiyor. dengeyi ve merkezi aradığımız ilk günler değil elbet. şimdi biraz iyotlu deniz kokusu, adaçayı tütsüsü ve bir mate çayı eşli ediyor tüm yaşantılara. kaygılar ve korkular artık zihnimin en merkezinde değil, böylece daha kolay başka dengeler kurulabiliyormuş gibi geliyor bana. kaygılarını kendine arkadaş yapmış onlarca insanla tanıştım. sanki ben de kendi kaygılarımı onlarca ülkede, dünyanın bambaşka yerlerinde gezdirmiş gibi hissediyorum. şimdilerde ise euronun 10lirayı geçtiği şu günlerde kıçıkırık yunan adalarında soda içip döner yemek bile hayal olmuş. politikalar kişisel sınırlarımızı ihlal edeli yüzyıllar, bunu bu bedenimde deneyimleyeli de yeni bir yıl oldu. bedenin içinde kalırken konforu yakalamak çok mucizevi. bazen kelimeler 'genişlemek', ''özgürleşmek', 'bırakmak' dedikçe konforun tanımı da değişiyor yıllar geçtikçe, hayatta bizi nelerin mutlu ettiğine dair daha çok cevaplar geliyor. sahi mutluluk neydi? bir çocuğun sebepsiz kahkahasına şahit olmak mıydı? çocukların o diğerleri ne der endişesine geçiş yapmadan önceki hallerini gözlemek, doğal olmak için bir rehber, öyle boşvermiş, öyle saf, öyle neşeli haller.