4 Kasım 2021 Perşembe

akşamlar

salonda serili tüm matlar, herkes ya tanıdığıyla ya da kafasındakiyle beraber gelmiş. birbirini tanımayan ama o alanı paylaşan onlarca insan. biraz ara vermeye ihtiyacım var, biraz kendimi dinlemeye ihtiyacım var, rahatlamaya ihtiyacım var.

ve ne kadar da çeşitliydi birbirilerinde buldukları ihtiyaçların karşılıkları. ve buluşuveriyor insanlar, bir umutla. akşamlar geceye dönüyor, niyetler birer tohumken ağaca, meyveye.
dönüşümün neredesindesin??
ÖZERKLİK onur özgürlük bağımsızlık kendini ifade etmek alan doğallık/kendiliğindenlik BARIŞ kabul denge güzellik birlik kolaylık teslimiyet uyum umut düzen iç huzuru alan

FİZİKSEL bakım konfor gıda su hareket / egzersiz dinlenme / uyku güvenlik (fiziksel) kişisel bakım cinsel ifade barınak dokunma

BAĞLANTI kendinle bağlantı kendini ifade etmek paylaşılan gerçeklik istikrar destek görmek ve görülmek güven anlayış seçim kabul sevgi takdir otantiklik aidiyet özen yakınlık iletişim topluluk dostluk şefkat düşüncelilik empati dostluk dahil olma ilham bütünlük samimiyet karşılıklılık işbirliği mevcudiyet saygı / öz saygı güvenlik kendini kabul kendine özen

ANLAM kutlama meydan okuma netlik bilinç katkı yaratıcılık keşif verimlilik etkin olma büyüme/gelişme içselleştirme bütünlük öğrenme yas hareket katkıda bulunmak iç görü ilerleme destek anlayış

OYUN heyecan eğlence mizah gevşeme

22 Ekim 2021 Cuma

yollardan yolculuklara

20.10.2021 eğer kendi yaşam döngümüzü, tekrarlarımızı görürsek sanki işler kolaylaşır gibi geliyor. beni zorlayan şeyler olduğunda meğer onları anlatır dururmuşum. şöyle de oldu da böyle de oldu da. bu hafta bütün gündüzler balkondan deniz gören bir kıyı şeridinde palmiyelere bakarak geçirdim. hayaller kurup, ofisim için yazım çizim yapmayı bekleyerek oyalandım durdum, birçok maddi manevi kaygılarla uçuşan düşüncelerle sadece adını koydum :)) derinlere inmemek için, su soğuk üşürüm diye kıyıda daha çok üşüyorum aslında.
hava serin, deniz dalgalı sanırken bir anda tüm vücudunu suya sokmaya karar verip bir çığlıkla sudan çıkıp yaşanan o müthiş an, biraz yüzünce dalgaları bile hissetmediğin bir yerde coşku geliyor. sanki içimde anlatılmayı bekleyen ama çok derinlere ittiğim bilgiler, hikayeler var. daha çok yazmaya ihtiyacım var. meseleler arasında kaybolmadan, pes etmeden, odaklanarak yazmaya, okumaya ve dağılmamaya ihtiyacım var.

bazı fotoğraflara baktıkça çok çok özlüyorum seyahat ederken bir fotoğraf çekip altına yazdığım yazıları. dünyanın bi ucunda yere atılmış bir bakery çöpü, bir mutluluğu anımsatacak kadar mühim bir şey yazmış olabiliyor üstüne. gününüz güzel geçsin der gibi.

12 Ekim 2021 Salı

40metrekare'ye sığan yaşamlar

insan insan, insan nedir İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim
Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim.

aslında benim işim gücüm insanlarla, insanla, insan olmakla. yoga yapılan matlar sanıyorum 1 metrekare. yoga yaptığımız, artık buluştuğumuz salon da 40 metrekare var ya da yok. neler sığdırıyoruz oralara.
mesela onlarca binlerce kilometrelerce uzak yerlerden gelen insanlar. What's your mission and vision?
bugün tam da sabah saat 7de bu soruyla karşılaştım, esprilerin içinde. (mastermind her ne ise :)) sonra hayalleri olan kadınları dinledim, hayalleri olan bir adam.
ve bu hayalleri sığdırdığımız o yuvarlak kafalarımız.
bir soruyla karşılaşmıştım çocukken henüz, kafalarımız neden yuvarlak diye. cevabını veren başka bir çocuk vardı, fikirlerimiz rahatça dolaşabilsin diye :)
bugün fikirlerimizin hayat bulmak için ağızdan, kulaklara, belki mümkünse kulaklardan kalplere indiği bir gündeydik en ne yapacağımızı bilmediğimiz günlerde. günler günleri kovalıyor, emlakçılar hayalleri, hayaller çocukları, ebeveynler paraları kovalıyor. 'gerçek' her ne ise, bir şeyler zihnimizden geçiyor ve onu gerçeğe dönüştüren emek, para, doğru zaman, motivasyon her şeye ihtiyacamız var gibi görünüyor.
hayat bazen bana çok karmaşık geliyor, bütün dünyaya enerji veren sistemlerin belirsizliği kadar, internet ağının tüm evrene yayıldığını bilmek ve bir gün her şeyden uzak bir palmiye ağacının altında hindistan cevizi suyu içeceğim şekerkamışlarının tadını alabildiğim bir basitlikte yaşıyoruz.
ve tüm misyonlar ve vizyonlar bir harita ve rehber içeriyor, Parfümün Dansı kitabında Tom Robbins, haritasız ve rehbersiz yolculuk yapan gezginler için her beklenmedik plan değişimi bir sevinç dalgası getirir diyor. kendimi her ne kadar gezgin gibi hissetsem de zaman zaman 5 yıldır mola verdiğim bu limanda bulduğum sevinç kırıntıları(sörf dalgası olmayan dalgalar) hissederken yakalıyorum.
ve bütün sevinç dalgalarımı paylaşıyorum 1 metrekareye oturmaya karar veren herkes ile. sevgiyle. merakla. çemberler içinde.

3 Ekim 2021 Pazar

'seçim sorumluluğu'

eskiden uzun uzun araştırıp filmler izlerdik, film yönetmenlerinin aklına gelmeyecek şekilde yorumlanan sembolleri okur saçmalardık. sonra büyüyorum sanınca daha farklı koşturmacalar girdi hayata.
gün ortası böyle hayatın en yoğun hatta koşturmacalı olduğu an. durup düşünmek için en harika anlar olmayabiliyor. belki gün doğumunda hayatın yeni uyanmaya başladığı anlar, belki geceyarısı şehrin biraz daha sakinleştiği diğer anlarsa bu sessizlik anları için harika. içimizde hiç durmak bilmeyen koşturmacalı taraf şimdi nereye koşacak? aklımdan bambaşka şeyler geçerken, dikkatim dağılıp tamamen unutunca yazacaklarımı yeniden toparlamak zaman alıyor. en son dağılmadan, bölünüp başka bir şeyke uğraşmadan bir şeyler yapalı ne kadar oldu sahi?
bugün eğer bu haftasonu eğitimden alıp götürdüklerimizle bir kitap yazmış olsaydık bu kitabın adı ne olurdu ve arka kapağında ne yazardı sorusu geldi psikodramada. benim kitaplarım ve filmlerim hep yollar. paralel yaşamlar, bir roman. kahramanımızın yaptığı 2 farklı seçimle yaşayabileceği 2 farklı yaşam ihtimalini anlatıyor bu ilham veren öyküde.
ilhamınızı nasıl alırdınız?
seçimlerinizin sorumluluğunu alarak başlasanız iyi edersiniz :)

23 Eylül 2021 Perşembe

yaz biterken

gözyaşları içinde... günlerin uzunluğu henüz yeterince kısalmamışken, uzun uzun yaza veda ettiren serinlikler, pastel renklerin içinde hırkasız dışarı çıkılamayan akşamlar başladı. mevsimlerin geçişiyle hayata anlam arayışı için girdiğim depresif modlar birbiriyle paralel gidiyor galiba. her geçiş yepyeni sancılarla geliyor.
bu sancılı ya da endişeli zamanlar hayatın tamamı değil neyse ki. drama queen olan tarafım sanki çok acı çekiyor ve bunu hayatın tamamı sanıyor. aslında en sevdiğim kelimelerden biri
umut


bugün kendi halinde sadece ihtiyaçlarını gülerek/ağlayarak dile getiren 4 aylık bir bebeği kokladım.
sonrasında da dünyanın en basit oyunlarından birinde kahkahalarla kendilerini yerden yere yuvarlayan gençlerle bir oyunun ciddiyeti içinde buldum kendimi :)
bazen diyorum ki, daha ne isterim?
sonrasında alıyor bir endişe hali, mevsimler, insanlar, topluluklar... her şey üst üste geliyor. sanki bir boşluk tanımlıyor bu hissi. bazen o kadar kalabalığın içinde yapayalnız kalmışsın hissi.

5 Eylül 2021 Pazar

Bağlanma

.. Bağlanma Kuramı Kişiler arası ilişkilerin kısa ve uzun dönem dinamiklerini tarif eden psikolojik bir modeldir. Bu kuram in.sanların sevdiklerinden ayrıldıklarında, her türlü sosyal ilişki içinde canları yandığında ya da bir tehdit algiladiklarında buna verdikleri tepkilerin doğasını inceler. Insan yavrusu doğduğunda tamamen bakıma muhtaçtır, çoğunlukla bakımı veren kişi ebeveynidir, özellikle de annesidir. Anne ile bebek arasındaki bağlanmanın niteligini, bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara nasıl cevap verildiği belirler. Bu nedenle bebeğin bağlanma davranışları hep anneyi kendine çekmek üzeredir. Göz teması, dokunma ve ses tonu bu bağı oluşturur, Bebeğin fizyolojik yapılanması da bu bağın güçlenmesini pekiştirir: Örneğin, anne sütünün yağsız olması annenin bebeğini gün içinde defalarca beslemesini, dolayısıyla onunla bağ kurmasını sağlar. Anne bebeğe bu dönemde nasıl davrandıysa bebek büyüdükçe kendi ilişkilerini bu davranışlar üzerinden kurar. Bağlanma davranışları güvenli ve güvensiz olarak ikiye ayrılır. Bebeğin sinyallerini duyup hızlıca cevap vermek güvenli bağlanmayı desteklerken bu sinyalleri israrla anlamamak ya da yanlış yorulamak güvensiz bağlanmaya neden olabiir. Güvensiz bağlanma, kaçınmalı, kaygılı ya da karmaşık bağlanma şeklinde görülür. Kaçınmalı bağlanan yetişkin için ilişkiler güvenilmezdir; zorlandığında ilişkiden ka- çar ve kendini sakinleştirmesinin tek yolu yemek yeme, televizyon seyretme, alışveriş yapma gibi davra- nışlar olur. Kaygılı bağlanan yetişkinse sürekli ilişki halinde olmak ister; kafası devamlı diğer kişinin onu se- vip sevmediği endişeleriyle meşguldür. Karmaşık bağlanmanın temelinde genellikle daha büyük travmalar yatar. Çocuk bir ebeveynle kaçınmalı bağlanma kurarken bir diğeriyle kaygılı bağlanma kurmuş olabilir. Yetişkinliğinde kurduğu ilişkileri bütün bu güvensiz bağlanma davranışları belirleyecektir. Bu modelin hayatımızdaki yansımalarını anlamak için aşina olmamız gereken kavramlar: regülasyon, sinir sistemi, içsel farkındalık, oksitosin. İleri okumalar için kaynaklar: Işığın Yolu: Nilüfer Devecigil Bağlanma Yakiniliskiler.com

22 Ağustos 2021 Pazar

hayata dair o kadar çok şey var ki, hayatın mucizeleri, işleyişi, dönüşümü...
zaman geçtikçe yaşamın ve ölümün bilgisini anlatan kadim bilgilerle tanışıyoruz. hala 20li yaşlarda bunu keşfeden 'maymun', 'bölünmüş', 'dağılmış' zihinler, sanki şuracıkta duran hayallerine ulaşma gücünü elinde tutsa da, bir masal terapi kitabında olduğu gibi, kenara atıp kendi mutsuzluğunda, sanki varoluş amacını gerçekleştirmeden öylesine duruyor.
bu yaşam karanlık ve aydınlık taraflarını kendi içimizde buldurup bir taraf seçmeyi öğretiyor sanki bir yandan.
insanlar var, her yerde. hepsi yaradanın bir sureti. hepsiyle aynı vardan var olduğumuzu bilerek, am unuttuğumuz bu bilgiyle yeniden özümüze ulaşmaya çalışıyoruz gibi geliyor.
bu aralar merkezimden uzakta hissediyorum, bu sayfayı açıp 3-5 kelime yazana kadar çok zamanlar geçiyor. neyse ki zamanlar gelip geçerken bir seçim yapıp burada buluyorum kendimi, sanki her sabah burada tüm niyetlerim.
çok düşünen zihin-beyin, çok duygulanan ağlayan kalp, nefes almayı öğrenen ciğerleri arasında gidip geliyorum.
kalbimin sessiz kaldığı, zihnimin gitmek üzerine senaryoları bol bol ürettiği bir sonbahara giriyoruz. ağustosun son günleri.
sanki her şeyi belirleyen mevsimler, buna da el atmış gibi görünüyor.
hava inceden, ancak çok erken uyananların anlayabileceği kadar serinlemeye başladı.

21 Ağustos 2021 Cumartesi

ağustosun yirmisinde sahilden baktığım gökyüzünde kuyruklu bir yıldız kaydı, bundan tam 5 sene önce de ağustosta sahilden görülen bir yıldız kaydı. ben şahidim.
ağustosu, yılları, sahilleri pek iyi hatırlarım. onlarca şey olup biterken bu heyecanı hiç unutamam. sayısızca yıldız, milyonlarca başka galaksiler evrenler arasından, sen yıldız ol, gel bizim sahilden bakınca görebileceğimiz bir yerde kay :)

8 Ağustos 2021 Pazar

yollara güzellemeler

Her yolculuk insanı değiştirir. Yolculuğa çıkan kişi geri döndüğünde artık aynı kişi değildir. (Barış özcan youtube kanalında gezilerini anlatırken paylaşıyor bu sözü) murat ile ilk tanıştığımız haftada köyceğize bir yoga kampına gitmiştik, yolculuk öncesi oo 'Road trip' çok severim diyerek tavlamış olabilirim onu, hala dalgasını geçer. uzun uzun ülke içinde yolculuğa çıktığımız canımla bu sefer 2200 kmlik bir yolu tam 6 gece 7 gün yolda olarak tamamladık. 2 senede yaklaşık 10binleri gördük diye tahmin ediyoruz :) kendime dair hatırladığım tüm zamanlar gitmediğim yerlere gitmekle, hayal kurmakla, kendimi orada buluvermekle geçti. daha önce çok yazmışımdır, kayıp parçalarımı buluyormuşum gibi hissediyorum diye. eskiye dair en umutsuz hissettiğim ve en çok da düşündüğüm zamanlarda aynı zamanda yalnız, cesaretsiz olduğumu sandığım zamanlarda bile dünyanın bir ucuna gidip anlaşılmak için çabaladığımı görebiliyorum.
dünyanın bir ucundan
bir ilçede 5 yıldır yaşayalı ise bu alanın da her an bambaşka uçları olduğunu bilmek, bazen daha önce gittiğin yerlere bile her gidişinde yeni şeyler görebilmek bir önem kazandı. okyanusların içindeki damlalar ve damlaların içindeki okyanuslar. makro ve mikro kozmoslar.
nefesini izlerken bir anlığına sessizliğin ve boşluğun içinde asılıkalan o halin ve anın mükemmelliğini hissetme hali.
işte son çıktığımız bu uzun yolculuk boyunca birçok ana tanıklık etmek mümkün oldu. aslında tüm yolculuk için olmasa da bazı noktalar için hedef noktaları vardı, Nemrut dağı gibi, Göbeklitepe gibi, Balıklı Göl gibi noktalar geziye dair beklentimin yüksek olduğu yerlerdi. sanki oralara gidince bir mucize gerçekleşecek.
yani asıl mucizenin yolculuğun kendisi olduğunu, adım adım ilerleyen tüm süreçlerde, şehirlerin kendi alan enerjilerinin yüksekliğinde, doğuya gittikçe aynı zamanda samimiyetin artışında, kaygının da aynı oranda azalışını gözlemleyebildiğim dolu dolu bir gezi oldu benim için.

29 Mayıs 2021 Cumartesi

yine yollar

bu zamanlar, bu 20li yaşlar, bu mücadele, nasıl geçiyor bazen hiç anlamıyorum. insanın kendi deneyimine şahit olması ne garip. kendine dönüp bakıyorsun ama sanki o baktığın sen değilsin. Theseus'un gemisi Atina'da hatıra olarak uzun süre muhafaza edilir. Zamanla geminin tahtaları çürüdükçe yenileriyle değiştirilir. Öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. Bu durumda gemi hala Theseus'un gemisi sayılır mı, yoksa başka bir gemi haline mi gelmiştir? Gemi, antik filozoflar için tartışma konusu olur. Wikipedia'da Paradoksun kişilik sorunuyla da ilgisi vardır. Tüm organları zamanla nakledilerek yenilenmiş bir insan, başlangıçtakiyle aynı kişi midir? Hayatımız boyunca vücudumuzdaki tüm atomlar doğal bir şekilde yenileriyle değişse, bu hayatı sürenin tek bir kişi olduğu söylenebilir mi? sorusu geçiyor
bu soruya organsız ama tüm hatırlarını bedeninde ve hücrelerinde taşıyıp, hücresel boyutta nefes alıp yenilenmeye çalışan bir ruh sağlığı çalışanı olarak yazıyorum.
öyle her şeyler değişiyor, sürekli yen bilgiler geliyor hayatıma, kimisi bir uğultu kimisi bir sinek vızıltısı kadar rahatsız edici, kimisi de bir kilise çanı edasıyla zonkluyor. bilgiden o bilgelikten yana bir de o bilgileri kolayca deneyime dökmene aracı insanlar var bir de.
yıllar önce hayatın beni nereye taşıyacağını bilmeden, uçan halıya binip bazen irtifası düşük bazen çöllerin üstünden, bazen nehirlerin bazen de en tepelerde himalayaların üstünden uçup yine rakımı 0, deniz kenarında bir yere konup tenimin kavruk tonlarına ton katıyorum.,
yaşamaya dair, çalışmaya dair, insanlara dair, güvene ve güvensizliğe dair çok deneyim ve yaşantı var sanki bu rakımı 0 yerde.
geçmişin tozlu raflarında gezinip ah-vahlayan taraflarımızı, neden ben diyen kurban rollerimizi, ya oldu ve güçlendim nelerin üstesinden geldim güçlüyüm ben diyen o kahraman taraflarımızın hiçbirini sahiplenmeden, hepsini o okyanusun birer damlası olarak, bütünün bir parçası olup bizi en yüksek potansiyelimize hazırlayan adaptasyonlarımıza ufak bir selam çaktıktan sonra, bütün günü 1 metrekarelik bir yoga matının üzerinde kaykıla kaykıla, evden hem online ortamda çalışıp hem de eğitimlere dahil olabildiğimiz modern bir zaman bilmecesine düştük. bir işi yapıp o işin içinde tutunmak ve devam edip etmeyeceğini belirleyen ilk 3 yıllık bir süreç var anladığım kadarıyla. ben 4. yılıma girdim bu işlerde :) modern zamn süreçlerine direnip online iş yapmakta, o alanı tutup enerji geçişini sağlamak konusunda benim için endişeler boldu, şimdi hem yüz yüze hem de dünyanın bir ucundan ya da öteki mahalleden insanlarla online dersler yapmak mümkünmüş.
Omurga, nefes, sinir sistemi, esnemek, pendülasyon, somatik, yoga, genişlemek, yakınlaşmak, bırakmak. bunlar her gün neredeyse derslerimde geçen cümleler. bu derslere, içeriklerine ve eğitim süreçlerime dair daha çok yazmak isterim. hep anlatıyorum, çok konuşur oldum. OMURGA UZUN!!111 bu geceler boyu yazma hissinin gelmesi çoğu zaman gitmek var hep dilimde şarkısını getirmiyor artık :) yani şimdi geldi ama öyle bir aciliyet hissi kalmamış içimde. ama içimde hala yollar var, özlediğim. uzun uzun bakmalara doyamadığım, artık koca ağızlı minnoş sevdiğimle çıkabildiğim.

uzun zaman sonra

uzunluğun göreceli olduğu bir zamandan yeniden merhaba, bu zaman 1 yıldır aynı balkondan geçmeye devam ediyor. kafamızda onlarca kavramın, köklenmenin, merkezlenmenin, dengelenmenin dolaştığı, açılma, kapanma, pandemi ve aşı kelimelerinin bol bol duyulduğu günler bitmek bilmiyor. dengeyi ve merkezi aradığımız ilk günler değil elbet. şimdi biraz iyotlu deniz kokusu, adaçayı tütsüsü ve bir mate çayı eşli ediyor tüm yaşantılara. kaygılar ve korkular artık zihnimin en merkezinde değil, böylece daha kolay başka dengeler kurulabiliyormuş gibi geliyor bana. kaygılarını kendine arkadaş yapmış onlarca insanla tanıştım. sanki ben de kendi kaygılarımı onlarca ülkede, dünyanın bambaşka yerlerinde gezdirmiş gibi hissediyorum. şimdilerde ise euronun 10lirayı geçtiği şu günlerde kıçıkırık yunan adalarında soda içip döner yemek bile hayal olmuş. politikalar kişisel sınırlarımızı ihlal edeli yüzyıllar, bunu bu bedenimde deneyimleyeli de yeni bir yıl oldu. bedenin içinde kalırken konforu yakalamak çok mucizevi. bazen kelimeler 'genişlemek', ''özgürleşmek', 'bırakmak' dedikçe konforun tanımı da değişiyor yıllar geçtikçe, hayatta bizi nelerin mutlu ettiğine dair daha çok cevaplar geliyor. sahi mutluluk neydi? bir çocuğun sebepsiz kahkahasına şahit olmak mıydı? çocukların o diğerleri ne der endişesine geçiş yapmadan önceki hallerini gözlemek, doğal olmak için bir rehber, öyle boşvermiş, öyle saf, öyle neşeli haller.