30 Eylül 2016 Cuma

Son eylül, eylül sonu.



Herkesler, kimseler ve insanlar. Yalnız insanlar ve kalabalık insanlar selam olsun sizlere.
Fotoğraftan da sesini duyabileceğiniz gibi dalgalar, eylülün bu son gününde yine sizi düşündürüyor. Batan güneşin kızıllığı ve samanyolunun bize bahşettiği yıldızlar da eşlik ediyor sizi düşünürken sahip olduğum hislere.
Her şeye sahip olmak yoruyor bazen. Hem çaresiz hem çok güçlü. Hem güçsüz hem her şeyi mümkün kılabilmek.
Eylül bitiyor şimdi, keşke dediğiniz, dilediğiniz ama gerçekleşmeyen hiçbir şey kalmasın.
Bisiklet yolu olmayan şehirlerde durmayın çok fazla.

28 Eylül 2016 Çarşamba

Hayat dolu biri

Yazmak istediğim her şeyi unuttuğum, simdi ne yazacağımi bi tek klavyenin bildiği, denizi ve mavisi bol bi yazıdan merhaba sayın okuyan. Bazen şarkılar bize kendimizi çok iyi hissettirir. Sanırım her şeyi kendimizi iyi hissettirmek için yapıyoruz. İyilik ve güzellik enerjisel bi yer değiştirmeyle hep çevremizde dolaşıyor. Bu aralar, çevreyi dolaşmak için sahil kenarından bisiklet ile 20 km hız yapılabilir, güneş yakamozu ve iç gıdıklayan bir rüzgara karşı şehir izlenmek suretiyle mest olabilirsiniz.
Çevreyi, bu güneşi, bu koşulları, insanları anlamlandırmak için çok uğraşabilirsiniz. Akış çok güzel bir şey sevgili okuyan, hayattaki denge, yaşadığınız, yaptığınız ve düşündüğünüz ne varsa dengeli olduğu sürece sizi tatmin edecektir. Okuyanlar neden siz diyorsun demiyorlar, gelseler bi hanım hanımcık bir yazanla karşılaşacaklar belki, ondan öyle diyorum.
Geçenlerde uzun zamandır görmediğim, ama roman yazsam kesinlikle karakter olarak içine koyacağım biri (insan yaşadığını yazarmış) bana seyahatnamemi ne zaman yazacağımı sordu, imrenerek. Ben de blogum var dedim. Bu blogun aslında dönüşmesi gereken bi seyahat blogu olması gerektiğini düşünürken, hayatımdan anekdotlar yazmadan duramayacağımı fark edip, biraz üşengeç ve dağınık da olmam sebebiyle ne varsa kesemizde onu anlatmaya devam edeceğim. Aklım hep süreçlerde hala, türkiyeye dönüş, yeniden bir yerlere gidip farklı şeyler hayata geçme planları. Daha çok şey var yapacak. Siz de yapın, hayat evde oturup bi hayatı boşa harcayacak kadar değersiz değil. İnanın ve çalışın.

23 Eylül 2016 Cuma

Bugün halam öldü.

Bugün mezarlıkta, o son taşı koyarken toprağının üstüne, öyle kuvvetli bir rüzgar esti ki ağaçlar selam verdi orada bekleyen üzgün kalabalığa. kalabalık Kalabalığın pek haberi yoktu halamın ışığının bize getirdiği o iç gıdıklayan serinlikten. Gözümü kapatıp derin bir nefes aldım, teşekkür ettim halamın varlığına.

sonra akşam olduğunda, aniden bisiklet sürmeyi nasıl öğrendiğimi unuttuğum fikri düştü aklıma. çünkü bisiklet sürmeyi unutmazsın, o bilgiyi edindikten sonra pratik yapmasan bile yine bisiklet sürebilirsin ama hatırlamazsın. güzel bir anı daha geldi sonra, halamın 50'sinden sonra ergenlik çağlarından beri dokunmadığı bisiklete binişi.. Aslında çocukluğumda, onun da en hayat dolu yıllarında yanımızda oluşunu düşündüm.

güzel insanlar, gidiyorlar bazen.

7 Eylül 2016 Çarşamba

bazen nedensizce çıktığımız seyahatler, aklımıza o seyahat olmasa aklımıza gelmeyecek sorular getirir. çünkü insan bir fikir ona ekilmediği sürece bazen o durumdan ya da ihtimalden habersiz yoluna devam edebilir. yolda olmak, baktığımız yönü değiştirerek de yeni çözümler üretmek demek. bazen de başladığın cümleyi çalan bir telefonla düşündüğünden farklı bitirmek demek. atalarımız eşşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak demişler bu durum için ama daha modern zamanlarda, fikir ekmek, fikri yeşillendirmek diyebiliyoruz. aslında yeni sorular, kendimizi sorgulatıyor. neden istanbul değil demişti mesela biri bana kısa süreli seyahatlerimden birinde. sadece bu soruyu duymak için bile çıkmış olabilirdim o geziye. sonra düşündüm, önce düşünmemiştim çünkü zaten imkansızdı. bizi yapabileceğimiz her şeyden alıkoyacak kadar keskin fikirler her şeyi imkansız kıldığı gibi mümkün de kılabiliyor. güzel tesadüfler oluyor zaten hayatta. yeni mücadeleler ve yeni başlangıçlar yapacağım yine yakın zamanda.

çok yakında. anahtar kelimelerle saklı oyunların içinde, gelecekte.

6 Eylül 2016 Salı

mavi


ah bu yollar. yollardan başka bir şey bilmiyor aklım, onlardan başka bir şey konuşmuyor dilim. aslında o kadar çok konuştum ki, anlatacak o kadar çok şeyim vardı ki hepsini anlatabileyim diye daha çok konuştum hem de hızlı hızlı. çünkü öyle önemliydi ki yaşamak, öyle önemliydi ki etrafımdaki insanlara yaşamın aslında güzelliklerle dolu olduğunu gördüğümü anlatmak. daha çok anlattım. sadece ne anladığımı, hayallerimi ve beklentilerimi düşündüm her şeyi anlatırken. bulutların üstündeyken ben, bulutları izledim yollarda. en sevdiğim tarlalar çiçekleri yeni açmış meyve ağaçları, sarı eşekotlarıyla doluydu hep. hayallerimiz de renklendi hep bu sarı-pembe çiçeklerle, bembeyaz bulutlarla ve tazelendi her yanımızı ıslatan yağmurla. benim aklım hep gitmelerdeydi. şanslıydım belki, kendi yolumu çizip, dünyanın ucuna gidebilecek kadar da hayalperest. bazen turist bazen de 'wanderlust'. bu kelime ingilizceden yolculuk tutkunu/gezme isteği olarak çeviriliyor. ben hala 23 yaşındayım, bilinçlenme erken başlıyor bazen. uzun yıllardır kabuğum daha iyice kuruyup sertleşirken, içime sığamıyordum. gerek varlığımın sebebini anlamak için verdiğim uğraşlar, gerek içine doğduğumuz şartların baskısında kalmamak için öğrendiğim ve muhtemelen başardığım değişim her şeyi mümkün kılıyor.

2 Eylül 2016 Cuma

Parantez

Parantez en sevdiğim kelime şu ara. 6aydan sonra döndüğümde her şeyi bıraktığım gibi bulduğum yerlerde 'aa sen nerelerdeydin'sorusuyla karşılaşıyorum. Gittim geldim diyorum, hayatıma bir parantez açtım sanki. O parantezin içine bir hayat sıkıştırdım ve kalbimin bir parçasını da parantezin içinde unutarak kapattım. Başladığım yere yeni bir ben olarak geri döndüm. Biraz eksik çünkü dünyanın bi çok yerinde bi parçamı bıraktım, biraz daha fazla olarak çünkü aldığım kilolar, öhöm. Hayır hayır ruhuma kattıklarım ve yanımda dünyanın parçalarını ceplerime ve yüreğime doldurarak getirdim. Çoğaldım, verdiğim her bir parçada bin çoğaldım. Hayatın güzellikleriyle, gündelik hayatın her bir telaşesini, ispanyada bir tren istasyonunun, italyada bir mahalle pazarının hiç bitmeyen akışını seyrettim en içten. Romanın her köşe başında buz gibi akan sularını içerek başladım güne. Her köşe başında karşılaştığım heykelleri canlandırdım aklımda. Aklım karıştıkca, zamanın kıymetini, geceye yaklaşan her bir saniyede aydınlıkla yolumu bulmaya çalıştım.