29 Haziran 2019 Cumartesi

Sil baştan

Her şeyler değişiyor.
Bir gemi metaforu vardır, gemi her limanda bir parçasını değiştire değiştire tüm parçaları değişmiş halde yeni bir limana varır. O gemi artık aynı gemi midir?
İşte biz de yepyeni parça parçalarla bütünlemeye çalışıyoruz kendimizi. Biz dediğim hep ben aslında. Kendi kendime kurup oynadığım bir evcilik hali. Kumdan kaleler ve okyanuslar. Sonra bulamaç olmuş çamurlar.

Bu değişimin oluşu zihnimin gelecek odaklı, korkutucu, planlayıcı, hatta gitmeyi arzulayan (bu arzu tarafından ele geçirilmiş halini) tarafını yüzeye çıkarıyor.

Bağlanma konusunu çalışıyorum/anlatıyorum günlerdir. Sonra tüm bağları koparıp gitme arzusuyla uzaklara taşınıyorum. Plan yok, gidecek yer yok, köklerim başka köklerle karışırken cılızlaşıveriyor.
Daha hiçbir şey yapmadan yoruldum. Dinlenip yeni yollara yollanayım. Sil baştan başlayayım. Ufuk çizgisi görünsün denizin ötesinde, mavi gözyüzü uçsuz bucaksız görünsün... Hayranlıkla izleyeyim.

24 Haziran 2019 Pazartesi

bir garip haziran akşamı

kendime not   

bu sabah geçen kasımda paylaştığım şarkıyla başladım güne, bilmeden bu günün böyle olacağını. günler geçiyor.

bugün günlerdir geçen günlerden biriken tüm gerginliklerle daha bir huzursuz benim için, tam da kasımdaki gibi. karanlıkta olmayı istemeyecek kadar tetikte zihnim, kendi başıma kalamayacak kadar yapmam gereken şeyler ve yerleşik bir düzenin getirdiği en minimal düzeyde sorumluluk var.

huzursuzluğun aradığı kaçış, zihnimin hadi uzaklaş, bir yerlere kaç diyen sesini bastırmaya çalışan kalbimle çatışırken, karnımda yumruk yemişim gibi bir ağrı hissediyorum. bir geceyarısı. var olmanın getirdiği bir yapılacaklar listesi, seni var eden ailenin getirdiği duygusal hissedilecekler, sarf edilesi sözler listesi.

yaşamın kendisi. umudun zorla hatırlandığı, coşkuyu hissettirmeyen, 'zor' anlar.

21 Haziran 2019 Cuma

Yoga

Bugün dünya yoga günü.
Yogaya başlayalı (bu da nası bir tabirse), yoga hayatıma gireli 2.5 sene oldu.
Eğitmenlik eğitiminin ilk gününde neden yoga dediklerinde içimdeki ses dışıma demişti ki: yanımda götürebileceğim, evrensel bir meslek olarak düşünüyorumyoga eğitmenliğini. Dışım aslında farkında değildi olacakların.

Aslında hayat mottom da içsek olarak live like a local, think like an internatioal idi. Şimdi yerelliği tadıp, uluslararası bir çevre oluşturarak, yerele bunu dönüştürdüğümüz bir zaman dilimindeyiz. Bir sahil kentinde, olabilecek en güzel dolunayı izleyip, içinizi dinliyoruz.

Aynı dışım, zihnim, psikologluk mesleğini çok daha yerel algılıyordu, belki hala öyle. Şu an çalıştığım kreşin ebeveyn potansiyeli ile şekillenen, bilimle/sahayı örtüştürmeye çalışıp bocalayan da aynı zihnim. Kitaplarda yazdığı gibi değil iletişim hali... Bırak ulusallığını, yerellik akıyor burada...

Sonra yoganın hem fiziksel, hem duygusal, hem ruhsal bütün çıktılarını kendi materyal dünyamda adlandırdıkça daha da keyif aldım. Yoga dış faktörleri değiştirmedi, beni de değiştirmedi. Olanı olduğu gibi kabul etmemi, gözlemci olarak kalabilmeyi, yaratıcılığı, üretkenliği, çözüm odaklı araştırmayı öğretti bana.
 Rengarenk bir dünya!
Bütün renklerin içinde bazen karışıklığı, bazen düzlüğü, bazen cıvıltıyı görüyorum.
Bugün dayanıklılığı araştıracağım kendi zihnimde. Bazen dengeyi, bazen bırakabilmeyi, bazen gücü araştırıyorum. Bulunca yine yer değiştirse de bugün bambaşka bir gün gibi hissediyorum.
İçimdeki öfkeyi, tiksintiyi, nefret sanılan sevgisizliği, acımayı sevgiyle arındırmaya niyet ediyorum.

15 Haziran 2019 Cumartesi

açlıkla tokluğun birbirine karıştığı, hatta kaybolduğu bi yerdeyim. bu yer bana yalnızlık hissini hatırlatıyor. 
var olma çabamız, deneyim peşinde koşan zihnimizi hunharca çalıştırıyor. ve zihin her deneyimi tanımlama çabasıyla her yaşanana, her tada, her sese, her şeye iyi, kötü bir sıfat tanımlıyoruz. sonra adı yaşam oluyor.

insanın 20'li, 30'lu ve 40'lı yıllarıyla ilgili deneyimlerinin konu olduğu bir ufak konuşma geçti. 20li yaşların yarısını geçmiş sonlarına doğru yaklaşırken ben, keyif-hüzün-coşku-keder ve baya da hissizlik içindeyim. bu yaşlar en üretken olup bir şeylerin inşa edildiği, 30lu yaşlar bunların üretkenliğin meyvelerinin yendiği, ev, aile, kariyer birçok noktada materyal dünya işlerinin halledilip 40lı yıllarda da artık ruhani tarafa yatırım yapıldığı yıllar gibi bir genelleme yapabiliriz sanıyorum. bazı 40lı yıllar başardım hissiyle ruhaniliğe yönelirken, diğer tarafta neden yapamadım hissine de maruz kalabiliyor tabi insanlık.

bir yandan çok hızlı aktığını bildiğimiz bir zaman dilimi, bir yandan sürecin içinde oluşu bilmek yaşama hem renk katıyor hem de düşünce hızımıza daha çok dikkat kesilmemizi gerektiriyor. bazen bu gücü, bu hızı, iletişimin ve hemen oluveren dilekleri, evrenin muhteşorluğunu bilip yol alırken, sanki dümdüz bir yolda giden bi andan, hüzün, öfke, karamsarlık dolu anlarla bozuk bir yoldan geçmeye başlıyorsun. ve o dümdüz yolun kıymetini  bozuk yoldan geçtiğinde daha bir net anlıyor insan.

yaratım gücümüzün, düşüncelerimizin zamanı şekillendirdiğini bilmek şahane! kendi mutsuzluğunun içinden de biraz hareketle, biraz kedi ile çıkabileceğini de sık sık hatırlat kendine.

3 Haziran 2019 Pazartesi

yaradılış, var oluş sorgulamaları, var olduğuna inanmak,olduğun gibi kabul edilmek ve sevilmek.

sevildiğini hissetmek koşulsuzca, böyle bir yerde mümkün oldu benim için. Sevdim, sevildim.
Şu yer taşlarına aşık oldum en çok. Bu yazıyı tamamlayalım diye çok uğraştım sanırım. Alışmak bu topraklara çok zaman aldı sanırım ama çok sevdim be. Ne de olsa her şey burada başladı. Ayaklarım çok daha sağlam basıyor artık yere.
Ben abartmayı da seven insanım. Eski cümlelere bakın, öyle ....Ki diye anlatasım gelir hep. Bazen öyle çok konuşuyorum ki. Ben konuşunca yorulanlar oluyor. Daha çok kelimeyle anlatırsam daha çok anlayacaklar gibi geliyor bazen, ikircikli bir meslek hastalığı sanırım. Olsun. Kendimi acımasızca yargılamadan sevmem de zaman aldı, oluyor bi şekilde. 
Yine dünyanın bi ucundan, başka bi ucundan, Anadolu'nun bir toprağından yazıyorum. Kalbim küt küt atıyor, içimde hep güzel şeyler olacağına dair olan heyecandan var. Güzel rüyalar görüyorum burada uyandığım ilk sabahta. Güzellikten bahsederken bile gözüm yaşarıyor. 
İyi, kötü, dengeli, dengesiz, hareketli, zor, uzun, acele, dingin onlarca gün geçti bu sene başladığından beri. Hepsi geçti. Acelesiz günlerin biri bugün de, yollarda, yemyeşil bir peri masalında geçen dingin bir gün.