27 Şubat 2023 Pazartesi

inner wisdom

 içsel bilgelik gibi bir çevirisi var bu kavramın, son yazıların başlıklarında aslında sıkışmışlık daha arada bir yerlerde kalmıştı geçen haftalardan. yazı, yazıldığı anda paylaşılmayınca kendi sıkışmışlığında kalmak istemedi ve bugün yayınlanıverdi.


hallerimiz var. 

deprem ve sonrasındaki haftalarda birçok şey oldu ülkede. hala oluyor. ülkenin tarihinde, günbegün artan hararet var. 

insanların genelde konuştuğum herkesin, şahit olduğum herkesin tetiklenen geçmiş deneyimleri var.

hatta birkaç gündür başka tetiklenen şeyler için, depremle ilgisi olmasa dahi, benim de içimde şöyle bir deprem oldu ifadeleri kullanılıyor.

ne kadar çarpıcı.

ben depremden sonra yas niyetine yaşadığımız haftayı, pandemide eve kapandığımız ve ne yapacağımızı bilemediğimiz bir zamana benzettim.

sahada çalışan birisinden, dayanışma içinde günler geçirip geldiğinden, sanki istanbul'da gezi zamanı olan dayanışma gibiydi dediğine şahit oldum.

ne kadar eşsiz deneyimlerimiz. zamanın çizgisel değil de döngüsel bir yerde olduğunu anlamaya çalışıyorum. 

kendi içimde sanki bütün zamanların bilgisini taşır gibi ama sanki her şeyi ilk kez tanıyan bir bebek gibi hislerimi harekete geçirmekte zorlanıyorum. dilim tutuluyor. sanki biliyorum bir yerlerde her şeyi. 

kalbim genişlese ve olan bitene anlam verip yardım edecek gücü bulabilsem keşke. 

sıkışmışlık

 duygu listesindeki onlarca hatta yüzlercesinden en yoğunu bu ara sıkışmışlık içimdeki. sanki kaburgalarımda hissediyorum bütün olup biteni.

olan bitenler, olamayanlar, tamamlanamayan tüm süreçler gibi, bütün bunlar da olup biterken o sıkışmışlık hissi geliyor. 

indiana jones filmlerinde olurdu, mısırda piramitlerin içinde tehlikelerden kaçarken, bubi tuzaklarına bastıklarında iki duvar birbirine doğru yaklaşmaya başlar ve hiçbir güç yoktur o duvarları durduracak. Ta ki o sihirli düğmeyi ya da tuzağı aktive eden şifreyi çözene kadar. iki duvarın arası bir insan eni mesafesi kalana kadar kapanır hatta :) 

sonra çözülür.

sanki çözülmek deyince hep düğümleri düşünürüm. birbirine geçmiş kolye zincirleri hiç çıkmıyor aklımdan.

aklıma mukayyet olmak ve bazı şeyleri kontrol etmeye çalışsam da nafile. 

mesela almanyaya gitmek istiyorum birkaç haftalığına. çünkü bu benim uzun zamandır yapmak istediğim bir şey ama sanki şu ara bi hevesim arttı.

ülke-dünya gündemi, savaş tehlikeleri, türkiye'deki değişen enflasyon ve yaşam koşulları, seçimin yaklaşması vs vize alma ihtimalini iyice zorlaştırıyor. gidememe fikri(bir seyahat için bile olsa) sıkışmışlık hissini pekiştiriyor.

24 Şubat 2023 Cuma

bağlantı

 bu başlığı daha önce kullandım mı bilmem. 

bilinmezlerin ortasındayız zaten.

en son pusula yazısını yazdığım gecenin sabahı türkiyenin güneydoğusunda 11 ili etkileyen çok büyük depremler oldu. 2 haftayı geçti. o geçen 2 hafta nasıl geçti... geçti mi hala bazen aynı felaketin sabahlarına ve çaresizliğine mi uyanıyoruz bilinmez. 

2 haftadan beri deprem, felaket, çocuk, mucize, travma, istanbul depremi, beden, suçluluk, öfke, çaresizlik, yas, devlet, medya, çadır, afad, sivil toplum, haluk levent, psikososyal, yardım, göçük, ampute, allah, kaos, siyaseti dayanışma, depremzede, donma, kaç-savaş, kavramları kafamın içinde dans edip duruyor.

sanki pandemi dönemini bir daha yaşadık. sanki o çaresizlik toprak altında kalmanın ölü toprağı çöktü üstümüze. 

eylem ve eylemsizlik.

kafamın içinde kelimeler dolaştıkça eklemeye devam ediyorum.

deprem olduğu andan itibaren tüm ülkedeki kaos, dünya çapında yapılan yardımlar, gelen giden ekipler. ölenler, hayatta kalanlar, göçükten çıkanlar çıkarılamayanlar, toplu mezarlar, 40binden fazla ölü, milyonlarca maddi manevi etkilenen insanlar. 

hayatına devam edenler, ne yapacağını bilemeyenler.

mesleki olarak gelen bir sorumluluk, travma alanında uzman olmayışın getirdiği eziklik ve eksiklik. işe yaramazlık hissi, en ağır basan buradan.

başlığa gözüm kaydı aniden, bağlantı.

connection. birine yardımcı olmak için onun yaralarını sarmak zorunda olmadan, sadece onunla kalabilmenin bile büyük bir gücünden bahsediyor uzmanlar. tamir eden değil, yardım eden olmanın bilinciyle. 

uzakta oluyor her şey. 

Acısı büyük. 

5 Şubat 2023 Pazar

pusula

 aslında bu ay, haftalarda yazdıklarım hep sıkışmışlık, ayakta, kaotik, darmadağınık gibi başlıklara sahip :)

yani o kadar hep hep böyle olduğumdan değil belki, ancak öyle anlarımda yazmayı akıl edebildiğimden. 


Dönüp Dolaşıp Yine Sana Geliyor,

İçimdeki Her Konu

Senin Kalbin Ne Güzel Yara Sarıyor,

Nasıl Unuturum Onu

Nasıl Giderim, Senden Uzağa

Oraları Geçtik Çoktan, Düştük Deli Bi' Tuzağa


Dünler Beni Sana Getirdi,

Günler Beni Sana Getirdi

Başını Bilmediğim, Sonunu Çizmediğim, Yollar Beni Sana Getirdi


diyor Güler Özince, sesinin tınısı içimi titreten kadın.


günlerin, dünlerin beni getirdiği bir yer olarak hüzün ve üzüntü yazıları. 

hatırlar mısın bir gemi resmi ile kendimi kayıp sandığım bir noktadan yazmıştım. 

oysa bu yazının başlığı pusula oldu. 

içsel bir pusula arayışı devam etse de; iç kaynaklar, dış kaynaklar, doğal kaynaklar diye kaynaklar olduğunu, bu yazıların da benim içimin dışının kaynağını tuttuğumdan beridir, kendi içsel rehberimin en mühim pusula olduğuna geliyorum. 

o noktaya gelmek diyorum çünkü henüz yoldayım. 

arıyorum :)

24 Ocak 2023 Salı

kaotik

 her şey öyle birbiriyle bağlı ve kaotik ki, kedinin karıştırdığı bir yünden ziyade ince zincirli bir kolyenin birbirine dolaşması ve açılamaması gibi. bu yazıyı tamamlayabilirsem yazmam gereken başka şeyleri de yazacağım. çünkü varmak istediğim yerler var. onları da buradan yazmam gerekiyor. ah harika. bunu akıl edebildim şu an. zira kendimi son derece beceriksiz ve ilerleyemez hissediyorum günlerdir. 

kaygılardan başlamakta zorlandığım bir işe, başlayınca nasıl da hakimiyetsiz olduğumla yüzleştim. aylardır bekliyor, planlanıyor oysa.

ne çok dünya derdi oluverdi bu zamanlarda. bir boşvermişlik geliyor, amaaan, yapıversen nolacak yapmayıversen nolacak.

ölüp gideceğiz diyor bir ses.

ölmek üzere olan, hastalığı belli 20li yaşlarında bir üniversite öğrencisi hatırlıyorum bizim bölümde. hiç ameliyat, yorgunluk vs bahane etmeden sınavlarına hazırlanıp girermiş fırsatı olduğunda, sağlığı izin verdiğince. 

sanki benim beklediğim bir şey var. kestiremiyorum. herhalde olur olur gider diyip duruyorum.

eylemsizlik baki. şiştim. bilgi de deneyim de yoklaştı. nereye kadar?

22 Ocak 2023 Pazar

darmadağınık

 bu gece ay karanlıkta.


ve kafamın içi tam da böyle. renkli ve karışık :) harmonisi kendi kaosunda. ne güzel cümleler görmek o düğümlerin içinde.

onları yazmaya cesaret de ayrı maharet!

sevdiğim yazarlar biliyorum, işi yazarlık olmasa da kitaplar yazan insanlar.

bir adaya gidiyorlar ve o yılların birikimi ürün aylar içinde gerçeğe dönüşüveriyor. ne malzemeler ne malzemeler, Allaah.

TOPARLAN! iç sesim bana ne söylüyor diye arayıp sorarken, kapılarını aç sesini duydum bugün. şifaya alan aç. what before how, remember?

evet bir iyilik alanı var ve oraya ulaşmak mümkün. 

bugün biraz daha sessizlik ihtiyacı var içimizde. yoğun duygusal çözümlemelerin ardından bunları sindirecek bir alan için sessizlik. 

insan; önce çok sesliliği, sonra dinginliği mi öğreniyor? bebeklere bakarsak hiç de öyle değil. aylarca süren bir gözlemin ardından bıcır bıcır konuşma aralığı geliyor. yeniden bebeklerden öğrenilecek nice şey var. ihtiyaçlarını ertelemeyen, öylece duygularını tüm çıplaklığı ve kırılganlığıyla ifade eden canlılar.

nereden geldik bu konuya, hatta buraya?

ben buraya çıplak geldim diyordu Nil K. sonrası oyunlar, sonrası temas, tüm duyular, tüm duygular. 

dağıttığımız gibi toparlarız inşallah.

20 Ocak 2023 Cuma

 yeni bir yıla-yaşa başladık çok şükür :)

ülke ve dünya gündeminden ayrı gitmeyen bu süreç. dünya ısınıyor mesela. ocak ayındayız ama yağmur yağmıyor, yeraltında su ile bir tarım bölgesinde sondajlar çalışmaz olmuş. 

yazmak pek içimden gelmiyor bu ara. aslında en iyi geleceğini bildiğim şey. dikkatimi dağıtan ve en çok toparlanmasına yardımcı olan şey. tabii bir de harekte etmek var. 

bir süredir aramızın limoni olduğu hareketle de tekrar barıştık.  bu aralar konu biraz harekete geçmek, üretmek ve ertelememek üzerine. 

sanki bunun için düşünmeye başladığımı bile erteleyerek kendini gerçekleştiriyor süreç.

yapılacaklar listesi yapıp, düzenlemeye ihtiyaç duyulan her şey gibi bu süreç de düzenlenmeye ihtiyaç duyuyor.

bir niyet, ardından hazırlık, kalem kağıtlar, ürün ve sunuş.

galiba ilk planı yaptım :) 

başlıyorum 15 dakikalık yazılara yeniden. 4 gün 45 dakika yoga, 3 gün yüzme şeklinde haftalık planımı oturtmaya başlıyorum. 

haftada 1 gün kesin bir ders,

ek olarak da haftanın 2 günü meditasyon ve nefes dersi güne güzel başlamak için. saat 10da.

kim tutar beni :) 

cevap da sadece ben belki. ben bir şeyler yapmak istesem kalkabildiğim sürece yapabiliyorum. şahane destek mekanizmalarım var. 

şükür sebebim onlarca topluluk, kadın, erkek, çocuk. 

gördüğümde sevgiyle sarıp sarmalayacak onlarca çoluk çocuk insan tanıyorum, ne büyük zenginlik, en büyük zenginliğim belki de.

kendime çektirdiğim ızdırapların devamında gelen korkusunu görüyorum. utancın eşlik ettiği bazı duygular bunlar.

şimdiki dünya az daha farklı. 

yepyeni sosyallik alanlarında kendime tanık oluyorum. eski TRT spikerlerinden diksiyon dersleri almaya başladım 5 haftalığına. duyduğum sesin yankısı ve etkisi öyle güzel ve akılda kalıcı ki. hisleri asla unutmuyorum.

birçok alana girdim çıktım bu zamana kadar. bağlantıyı kaybettiğim ve yakaladığım zamanlar oldu elbette.

en akılda kalıcı tanımlamalardan biri alan tutmak.

alanı tutabileceğime inancım büyük, ihtiyaç halinde çanım ve evet şu anda sessizliği dinleyebiliriz diyen tarafım var ve güçlendi.

zamanlar geldi geçiyor, sanki bir uyanış zamanındayız. sabah mahmurluğunun geçtiği bir uyanış hali.

awake-ning

wake up.

good morning :)

zaman zaman bölünebilirim ve bunun için elimden geleni yapıyorum.

şu an olduğum halimle olmak için, özgür, kendini bilen, destek veren, destek alan olabilmek için elimden geleni yapıyorum.

doğamla uyumlu, mütevazı, gözü yükseklerde ve potansiyeline de uygun hareketler görmek isteriz kendimizden. 

araştırmak işteş bir kökten geliyor. aradığın şey de seni arıyor.

ben de bildiklerimi paylaşmanın bir yolunu arıyorum bu aralar. what before how. 

iyilik hallerini paylaşmayı arıyorum. 

bedene iyi bakmayı, nefesi, ihtiyaçları fark etmeyi öğretmeyi, kaynak-destek mekanizmalarını güçlendirmeyi arıyorum. bunları yazmam lazım.